Evet, belki de saçmalıyordum. Tebessüme gönül indirmeyecek kadar huysuz, korku bahanesine sığınıp kimseyle sahiden yakınlaşmaya tenezzül etmeyecek kadar şımarıktım sadece. Dünyayı beğenmeyecek, minicik bir anlamı ondan esirgeyecek kadar. Kendimi çok beğendiğimden değil; aksine, hiç beğenmediğimden. Bir başkasının sevgisini anlamsız bulmam da, yine kendimde sevecek bir yön göremeyişimden. Ama tabii bütün bunların da önemi yoktu. Hayata anlam aramayı, bulamadığım yerde bizzat kendim zerke çalışmayı çoktan bırakmıştım.
İşini iyi yapan, iyi yaparken çok sıkılan, ama yine de belirlenmiş hedeflere ulaşmadan hayatını değiştirmeyi düşünmeyen insan. Yolun bir kısmı katedildigine göre, geri dönmek zarar getirirdi artık.
Farklı olabilirim ve tıpkı reçel, krem şanti ve fistık ezmesinin birlikteliği gibi göze ilk başta biraz tuhaf görünebilirim. Ancak denemeye hevesi olan herkes benim Sandviç Adam Spesiyallerimi seviyor.
"her toplum birtakım şeyleri söyleyebilmek için başkaca birtakım şeyleri söylemekten vazgeçer"
José Orteya y Gasset: "Çevirinin Sefaleti ve Görkemi Üzerine."
Bende DEHB var ve bu da beni işlek bir otoyolun ortasında araba kapısını açmanın ne kadar tehlikeli olduğunu anlayacak kadar ileriyi düşünemeyen Ucube Çocuk Jamie yapıyor. Sadece dört harfin normal olmakla insanın kendi annesinin oğlundan kurtulmak için başka bir ülkeye taşındığı bir çeșit canavar olmak arasındaki farkı ifade etmesi çok garip.