Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lagün
Lagünler deniz ya da okyanus gibi büyük su kütlelerine bağlantısı olan sığ göllerdir.
Terli Ayaklar Neden Peynir Gibi Kokar?
Ayak temizliğine ne kadar özen göstersek de biraz da olsa koku oluşmasının kaçınılmaz olduğunu ayak anatomisini inceleyerek anlayabiliriz. Her santimetrekaresinde 600 ter bezi olan ayaklarımızın terleme potansiyeli koltuk altlarımızınkinden bile fazla. Ter normalde kokusuz bir sıvıdır. Ancak içeriğindeki glikoz, tuz, vitamin ve amino asitler terli vücut bölgelerinde yaşayan bakteri kolonileri için tam bir ziyafet anlamına gelir. Terli besi ortamında yaşamsal faaliyetleri artan bakterilerin bazıları kokusu rahatsız edici olan maddeler üretebiliyor. Ayaklarımızda yaşayan üç bakteri türü bu tip kokulardan sorumlu. Birçok peynir türünün olgunlaşmasını sağlayan Brevibakterler aynı zamanda insan cildinde de yaşıyor. Ölü deri hücrelerini parçalayarak hayatta kalan bu bakteriler sindirim ürünü olarak S-metil tiyoester molekülleri sentezleyerek peynirimsi bir koku oluşmasına yol açıyor. Deri yiyen bir diğer bakteri Stafilokok epidermidis, ürettiği izovalerik asit ile peynir-sirke karışımını andıran bir koku ortaya çıkmasına neden olurken, propiyonik asit bakterilerinin ürünü olan ekşi kokulu asit de peynir benzeri kokuya katkıda bulunuyor. Ayakların peynir gibi kokması çoğu insan için rahatsız edici bir durum olsa da bütün canlılar bu kokudan rahatsız olmuyor. 2006’da hem limburger peynirinin hem de terli ayak kokusunun sıtma hastalığını yayan anofel cinsi dişi sivrisinekleri eşit ölçüde çektiğini gösteren çalışmasıyla Bart Knols biyoloji alanında Ig Nobel Ödülü’nü aldı. Ig Nobel Ödülü insanları güldüren, ardından da düşündüren en iyi araştırmalara verilen bir ödül.
Sayfa 65 - Tubitak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Güneş Kremleri Bizi Nasıl Korur?
Güneş ışınımı (radyasyonu) farklı dalga boylarında yayılır. Dalga boyu görünür ışıktan daha kısa olan morötesi (Ultraviyole, UV) ışınlar Güneş’in cildimize verdiği zararın kaynağıdır. Ultraviyole ışınım, dalga boyuna göre UVA (315-400 nanometre), UVB (280– 315 nm) ve UVC (100-280 nm) olarak üç sınıfta incelenir. Bunların en zararlısı dalga boyu
Sayfa 64 - Tubitak YayınlarıKitabı okudu
Mercan resifleri tüm denizel ekosistemler arasında en fazla biyoçeşitlilik barındıran ekosistemler. Okyanuslardaki türlerin dörtte birinin beslenme ve barınma için resiflere muhtaç olduğu tahmin ediliyor. Resiflerin kapladığı küçük alan (okyanus yüzeyinin yüzde birinden daha az) göz önüne alındığında bu hayli çarpıcı bir oran. Barındırdıkları zengin biyolojik çeşitlilikten dolayı denizlerin yağmur ormanları olarak da tabir edilen mercan resifleri günümüzde insan faaliyetlerinden kaynaklı tehditlerle karşı karşıya.
Tubitak YayınlarıKitabı okudu
E-atık Sorunu Büyüyor
Hemen hemen her ürünün akıllı hale geldiği ve elektronikleştiği bir çağda artık kullanılmayan ürünler büyüyen bir e-atık dağı oluşturuyor. Sadece 2016’da ortaya çıkan e-atıkların arasında, toplam değeri 300 milyar lirayı geçen malzeme bulunduğu tahmin ediliyor. Öyle ki her yıl madenlerden çıkarılan altının bile %10’u e-atık haline geliyor. Devasa boyutlardaki e-atıkların küçük bir kısmı geri dönüştürülebiliyor. Hindistan ve Tayland e-atık geri dönüşümünden önemli kazanç elde ediyor, ancak bunun da bir bedeli var. Yeterince denetlenmeyen geri dönüşüm işlemi çok fazla zararlı maddenin doğaya salınmasına neden oluyor ve içme suları kirleniyor. Bu gibi nedenlerle Çin atık ithalatını yasakladı. Bir taraftan e-atıkların geri dönüştürülmesi, diğer taraftan bu dönüşüm işleminin belirli kurallara göre yapılması gerekiyor. Türkiye dünyada e-atık üreten ülkeler listesinde 17. sırada. İsveç’te geri dönüşüm oranı %60’ın üzerindeyken Türkiye’de bu oran %5 civarında.
Sayfa 49 - Tubitak YayınlarıKitabı okudu
ABD’de uzunluk ölçüsü olarak metre yerine yard, feet ve inç; kütle ölçüsü olarak kilogram yerine pound ve ons gibi metrik olmayan ölçü birimlerinin kullanılması dikkatinizi çekmiştir. Peki, ABD’de bu ölçü birimlerinin kullanılmasında Karayip korsanlarının da payı olduğunu biliyor muydunuz?
Reklam
Güneş hakkında bilgi
Çok sıcak plazma küresi olan Güneş’in yüzeyinde sıcaklık 5500 0 C iken merkezinde 15,5 milyon 0 C’ye ulaşır. Yıldızımızın kütlesi Dünya’nın kütlesinin 330 bin katı, hacmi de içine 1 milyon 300 bin Dünya sığacak kadar büyük. Güneş kendi etrafındaki dönüşünü, katı cisim dönmesinden farklı olarak, ekvatorda 25 günde tamamlarken kutuplarda bu değer 35 günü aşıyor. Tabii ki dolanma hareketi de var: Güneş, kendisine kütleçekim ile bağlı tüm üyeleri (gezegenler, uydular, küçük gezegenler, asteroidler ve diğerleri) ile birlikte, gökadamızın kütle merkezi etrafında saatte 220 km hızla ve yaklaşık 225-250 milyon yılda bir 1 tur atar. Hidrojen yakıt stoğunun yaklaşık yarısını tüketen yıldızımızın yaşı yaklaşık 4,5 milyar yıl ve bir o kadar süre daha kararlı bir yıldız olarak merkezinde hidrojen yakmaya devam edeceği tahmin ediliyor
Tubitak YayınlarıKitabı okudu
Yapısal renkler, sadece insan gözünün algılayabildikleriyle sınırlı değildir. Örneğin insanlar morötesi ışığı algılayamazlar. Ancak pek çok çiçek yaprağı morötesi ışığın yapıcı girişim yapmasına ve insan gözü tarafından algılanamayan çeşitli renkler oluşturmasına sebep olur. Bu durumun nedeni, çiçeklerin tozlaşmasına (polenlerini çevreye yaymasına) yardımcı olan arıların morötesi ışığı algılayabilmesidir. Morötesi yanardöner renkler arıların dikkatini çekerek çiçeklerin çoğalmasına yardımcı olur.
Sayfa 35
Yapısal renklerin örneklerinden birine çiçek yapraklarında rastlanır. Yaprağın iç kısmındaki hücreler büyürken yaprakların yüzeyinde buruşukluklar ortaya çıkar. Bu yapılar, yüzeye çarpan ışık dalgalarının girişim yapmasına sebep olur. Buruşukluklar arasındaki mesafeye bağlı olarak ortaya çıkan renk değişir.
Sayfa 34
Yeryüzü denildiğinde aklımıza çoğunlukla kara parçaları ve karasal yaşam gelir. Oysa Dünya’nın %78’i suyla kaplıdır. Dünya üzerindeki suyun toplam hacmi yaklaşık 1,4 milyar kilometreküp iken karasal yaşam alanları yaklaşık 150 milyon kilometrekaredir. Dolayısıyla sucul ekosistem karasal ekosistemden çok daha büyük.Bugüne kadar kayıtlara geçmiş sucul canlı türü sayısı yaklaşık 500.000. Okyanusların derinlerinde henüz keşfedilmeyen bölgelerin varlığını da dikkate alırsak her geçen gün yeni türlerin ortaya çıkarılmasına tanık olabiliriz.
Reklam
Stanford Üniversitesi ve Royal İsveç Bilim Akademisi’nden bilim insanları, yaygın psikolojik rahatsızlıklardan biri olan depresyonun yanı sıra diğer psikolojik bozuklukların da temelinde yatan negatif düşünce tekrarının (ruminasyon) yaklaşık üç kilometrelik doğa yürüyüşleri yapan katılımcılarda önemli ölçüde azaldığını belirtiyor. Yani doğa uyarılmışlık düzeyini düşürerek stresi ve olumsuz duygu ve düşünceleri azaltabilir.
Araştırmacılara göre ormana yakın bölgelerde yaşayan bireyler stresle baş etme konusunda diğerlerine göre daha başarılı.
Mercan resifleri tüm denizel ekosistemler arasında en fazla biyoçeşitlilik barındıran ekosistemler. Okyanuslardaki türlerin dörtte birinin beslenme ve barınma için resiflere muhtaç olduğu tahmin ediliyor. Resiflerin kapladığı küçük alan (okyanus yüzeyinin yüzde birinden daha az) göz önüne alındığında bu hayli çarpıcı bir oran. Barındırdıkları zengin biyolojik çeşitlilikten dolayı denizlerin yağmur ormanları olarak da tabir edilen mercan resifleri günümüzde insan faaliyetlerinden kaynaklı tehditlerle karşı karşıya.
Uçan Arabalar
2015’te geçen Geleceğe Dönüş adlı filmde insanlar uçan arabaya biniyordu. Bilim kurgu filmlerinin birçoğunda gelecek tasvir edilirken kullanılan uçan arabalar bir türlü gerçeğe dönüşemedi. Bu alanda yapılan çalışmalar sonucunda tasarlan araçlar arabadan çok uçağa benzedikleri, kalkışta ve inişte uçak gibi davrandıkları için uçan araba olarak kabul görmüyordu. Opener firması tarafından geliştirilen BlackFly adındaki uçan araba dikey iniş ve kalkış yapabiliyor. Benzer özellikteki helikopterler gibi gürültülü değil, üstelik iniş kalkış için küçük bir alan yeterli oluyor ve çok daha güvenli. Uçuş için 8 rotoru ve acil durumlarda sürücüyü kurtarmak için bir paraşütü bulunan BlackFly elektrikle çalışıyor ve 60 km menzil sağlayan pilleri 30 dakikada doluyor. Otomatik eve dönme, coğrafi mevki duvarı gibi genellikle İHA’lara has özellikler de barındıran BlackFly saatte 120 km hıza ulaşabiliyor. Ortalama bir elektrikli araçtan daha sessiz çalışan ve daha az yakıt tüketen aracın uzunluğu yaklaşık 4 metre. 1400’den fazla uçuşta yaklaşık 20.000 km mesafe kateden BlackFly’ın kullanıma hazır hale gelmesi için teknik olarak biraz daha olgunlaşması ve yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Yine de bu haliyle bile pekâlâ kullanılabilir olduğunu söyleyebiliriz. BlackFly’ı tanıtan bir videoyu izlemek için youtu.be/Jcpq6XYYoY4 adresini ziyaret edebilir ya da aşağıdaki kare kodu akıllı telefonunuza okutabilirsiniz.
Uganda hükümeti sosyal medya kullanımını azaltmak için sıradışı bir yasa uygulamaya koydu. Artık Facebook, Twitter, WhatsApp, YouTube gibi sosyal medya platformlarını kullananlar günlük 200 şilin (30 kuruş) vergi ödeyecek. Kullanıcıların internet faturasına eklenecek olan vergi ile vatandaşların sosyal medya kullanımının azaltılması hedefleniyor.
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.