Ayfer Tunç'un kalemini uzun zamandır merak ediyordum. Sonunda bu güzel kitabı vesilesi ile kalemiyle tanıştım. Beni kitaba çeken ilk olarak, kitabın ismi ve üzerinde yazan "70'lı yıllarda hayatımız" yazısı olsu. Sade, anlaşılır bir dili var, aynı zamanda sürükleyici. Okurken elinizde bırakmak istemiyorsunuz.
Ayfer Tunç bu kitapta, zamanın ağır ağır aktığı yılları anlatmış. Tüketim kültürünün değil, tasarruf kültürünün hâkim olduğu, yollardan iki saatte bir ancak Murat 124 veya Renault 12 marka arabaların geçtiği, sessiz sedasız yılları hisli hisli yazmış...
Gülhatmi, ballıbaba ve papatya çiçekleriyle bezenmiş boş arsaları, bu arsalarda yorulana kadar oyunlar oynayan çocukları, "çocuğumun başına bir şey gelir mi acaba" kaygısı akıllarına bile gelmeyen anne babaları, hayatı acele etmeden yavaş yavaş yaşayan yetişkinleri...
Televizyonu sadece zenginlerin alabildiği, aldıkları zaman da her akşam Televizyon izlemek için evlerin dolup taştığı, hatta bu yüzden Televizyon aldığına bile pişman olan aileleri...
Çocukları üretken olmaya zorlayan yokluk zamanlarını, gösteriş yapanların dışlanıp asaletli olmaya itildiği, aynı zamanda çok eğlenceli geçen o güzelim yılları yazmış...
Okuyunca insan keşke o zamanların kültürü şu an da devam etse diyor. En azından insan ruhunu güzel ve anlamlı şeylerle mayalayan ince âdetleri...
Kitapta en çok ilgimi çeken bilgilerden biri de kızların "köpek başı modeli" yaptırmak için sıraya girdikleri oldu :)
Ayfer Tunç'tan okuduğum ilk kitap ama son olmayacak belki oldu. Gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum, mutlaka okuyun.