sonunda kitabı ben de okudum. beklentim pek yüksek değildi başlarken fakat bu kadar sesi nasıl getirdi okurken merak ettim. özgün bir kitap olmadığını düşünüyorum. sosyal medyadan fazlasıyla etkilenmiş ve sürekli " elif - artık- sanki- bazen" kelimelerinin tekrar ettiği cümlelerden oluşması beni okurken sıktı acık konusmak gerekirse. Keşke daha özgün ve orijinal bir eserle karşımıza cııksaydı. edebi yonu zayıf olan bir eser olarak gördüm. yine de şairin kalemine sağlık onca emeği var. basarılar dilerim.
Zevklerle uğraşan bir kadın istemiyorum artık!..
Benim için kadın; Edebiyatı sevecek ve bilecek.
Hele ki şiir'den anlayacak..
Yahut, şiir yazabilecek..
Ne demiş bu konu hakkında 'Hikmet Anıl Öztekin';
" Şiir okuyan kadın sevilmez mi hâfız. Hele bir de şiir yazıyorsa ruhunu eline teslim et gitsin. "
---> Kuzey Genç
Kitabı okumadan önce yorumlara bakmıştım, olumsuz olarak yapılan değerlendirmeler daha fazlaydı. Etkinde kalmayıp okumaya başladım iyi ki de okumuşum. Olumsuz olarak yapılan değerlendirmelere yapacağım yorum şu büyük ihtimal yapılan reklamların etkisiyle fazla beklenti içine girip istediğini bulamamış okurlar çoğunlukta. Çok da fazla işin reklam kısmını düşünmemek gerekiyor bence. Hiç adı duyulmamış bir kitap sizin için bir başyapıt olabilir ya da herkesin beğenisini kazanan ve her yerde adını duyuran bir kitap size hitap edemeye bilir.
Benim için kitaptaki olumsuz olarak nitelendireceğim nokta , bazı kısa sözleri bazı siteler okuduğum hissine kapılmış olmam. Bunun dışında gerçekten ruhuma müthiş tatlar veren şiirler vardı. Dili insanı düşüncelere itmeyen , sade ve anlaşılır şekilde okurlarına aktarmayı başarmış Hikmet Anıl Öztekin. Anlatmak istenilen konuya göre günümüz insanın düşünme tembelliğine uymuş diyebilirim. Küçük ayrıntılara takılmayıp genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim.
* *
Öyle bir açmaz ki,
konu dönüp dolaşıp gafletimizin sınırlarına dönüyor.
Yapmak istiyoruz ama neyi bilmiyoruz
Bilsek de;
Anne nasihati sigortalı işimizi kaybederiz diye korkuyoruz.
Bilmek de koyuyor bilmemek de, sonuç yapamamaksa...
Daha kötüsü ne biliyormusun kardeşim,
Acımız dünyaya geri dönünce morfinleniyor.
Gözyaşlarımız timsahlaşıyor,
kendimizi mutlu hissediyoruz,
vicdan sızlamayınca yolumuz doğru sanıyoruz,
yanlış vicdan sızlamaz kardeşim.
Ancak bir martının kanat çırpması kadar uzun sürüyor seni unutmak.
Böyle güneşin kırmızısı boyası dökülmüşken havaya,
deniz de nasibini almışken bu renkten,
bir martı geçiyor bazen,
benim yanımdayken sana benziyor martılar,
öyle özgür,öyle avare,öyle bir tezahürü güzelliğin...
Bir kanat çırpıyor martı tam önümden geçerken,
öyle yapmak istediğim gibi kıpır kıpır,
sevdiğinin eteğinden tutunmuş hayaller gibi.
Bir huzur taşıyor sırtında,baktıkça manaya kavuşuyor insan,
ve ancak bir martının kanat çırpması kadar uzun sürüyor seni unutmak.