Hayatın kırılganlığı ile bir kere yüzleşen insan, rutinlerine sahip çıkmayı düstur edinir. Neden? Çünkü: En çok kendimizle vakit geçiriyoruz, en çok sevgi kendimize ❤️
İlim, çeşitli basamaklardan oluşan ve her basamağı ayrı bir aydınlanma olan bir yoldur. Bugün itibariyle ‘Etik Bilimci’ kimliğimi tescil eden önemli bir parametre aşıldı. Lakin yetmez. Fikri mülkiyeti bana ait olan ‘Bulanık Ahlak’ın en büyük eksikliği kitaplaştırılmamış olmasıdır. Yaşadığım felaketin hüznünü ders bilen bir düstur ile hareket ederek, bugün değilse yarın, pazartesi değilse cuma çalışmalarımı hızlandıracağımdan en ufak bir şüpheniz olmasın. Son olarak, bugüne kadar bana inanan ve destek olan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Reklam
“Bu hayat denen ziyafetin tadını çıkarmaya bak.” Hayatta hiçbir şeye sahip olmamayı düstur edinmiş, bütün maddi ve manevi bağımlılıklardan uzak duran Epiktetos’un hayatın tadını çıkartın diyor olması ilk anda şaşırtıcı gelebilir. Nihayetinde yemekle içmekle işi olmayan, maddi değeri yüksek herhangi bir şeye, altında uyuyacak bir dama sahip olmanın bile mutluluk getireceğine inanmayan bir adam için hayat denen ziyafet neydi ve tadı nasıl çıkartılabilirdi? Alıntı:
Epiktetos - Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir
Epiktetos - Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir
Kemalizm ve İttihatçılık Farkı
İttihatçılar hayalciydi, Mustafa Kemal ise gerçekçi... İttihatçılar bütün siyasal akımları bağırlarında yeşertebileceklerini düşünerek emperyalist düzeni yeniden kurabileceklerinin hayaliyle İslamcılığa ve Turancılığa sarılmışlardı. Mustafa Kemal ise Misak-ı milli sınırlarını azami hedef sayıp Türkiye Devleti'ni kurduktan sonra "Yurtta sulh Cihanda Sulh" ilkesini düstur buyurmuştu. İttihatçılık başlangıçta zulme karşı mukavemet eden bir ruhtu... Kemalizm ise her daim devrim öğütlüyordu.
Eros
Aşkın ruhu.yeryüzü gökyüzünü üst üste tutan şey de aşktır.(yaşam bir düştür, uyanmak bizi öldürür.)
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.