Öyle ki, fantastik veya nostaljik bir hayalden bahsetsek bile, nihayet bu, kişinin varlık ve oluş bütünlüğünün sonsuzluk ilişkisindeki durumu ve varoluşsal tavrı ile ilişkilidir. Fakat bu durumda rüya/hayal, öznel bir kurgu olmaktan çıkar. Film seyretmeyi, rüya/ hayal görmeye benzetenler, aralarındaki ontolojik farkı görmemektedir. Zira birinde, kişi kendi rüyasını/hayalini görürken, diğerinde kendisine ve herkese gösterilen başkasının öznel gerçeklik algısını, varlık ve hakikat ilişkisine dair hayali (spekülatif/simülatif) kurgusunu seyreder. Daha yerinde bir ifadeyle, asla içkinleştiremeyeceği bir şeyin veya hadisenin gösterimine bakar. Rüyadaki içkinlik şartının ortadan kalkması sebebiyle hiçbir film, hiç kimsenin rüyasına dönüşemez. Bir rüya anının resmi veya filmi yapılabilir, fakat resim/film ve rüya birbirine indirgenemez.