Pencereleri kapalı odanın havası ağır ve tatlımsıydı, içerisi zeytinyağlı sabun ve sigara dumanı kokuyordu, yabancı birilerinin görünmez silueti bir yere büzülülüp oturmuştu adeta.
Çift kişilik dağınık yatak, odanın hangi amaca hizmet ettiğini açıkça gösterircesine ortada küstahça duruyordu, belki de insanların sıcaklığını koruyordu hala. Bu açıklık adamı tiksindirdi: Elinde olmadan kaçarcasına pencereye doğru gitti, camları sertçe itip açtı: Sokağın dumanlı gürültüsüyle karışmış nemli ılık hava, salınarak geriye doğru çekilen perdeleri aşıp odaya doldu. Adam açık pencerenin önünde durdu, yüzünde gergin bir ifadeyle üzerlerine karanlık çökmüş çatılara baktı: Nasıl iğrenç bir odaydı bu, burada olmak utanç vericiydi; baş başa olmanın yıllarca özlemini çektikten sonra nasıl bir düş kırıklığına uğramışlardı, o da kadın da bunun böylesine ani, böylesine çıplak olmasını istememişlerdi!