Hikaye, İkinci Dünya Savaşından önce Procida adında hayali bir İtalyan adasında geçiyor. Annesi onu doğururken ölen Arturo, ilgisiz, sürekli seyahat eden babasının onu erkek hizmetkarların bakımına bıraktığı 14 yaşında bir çocuktur. Babasına, dostu, kadın düşmanı, Amalfili Romeo’dan miras kalan, rahiplerin yaşadığı bir manastırdan eve dönüştürülen Oğlanlar Evi’nde, zengin oldukları halde, ilkel ve sefil bir hayat sürerler. Babasının kısa süreli ve seyrek eve dönüşlerini özlemle bekleyen Arturo zamanını, kayığıyla denize açılarak, kitaplarıla ve köpeğiyle geçirmektedir. Seyahatlerinden birinden dönen babası yanında Arturo’dan birkaç yaş büyük yeni eşini getirince Procida’da yaşam değişmeye başlar Arturo için.
Çok fazla diyaloğun olmadığı, uzun betimlemelerin olduğu bir roman. Faşizmin İtalya’da yükseldiği, hayatın ve toplumun her alanında kendini gösterdiği bir dönemde yaşayan Elsa Morante’nin kaygılarını, sıkıntı ve korkularını yansıttığı romanı olarak biliniyor.