İnsanlar şiddetli bir fırtınayı veya depremi ,güzel bir havayı, bolluğu , cömertliği , kendine sığınacak yer sağlayan mağaraları tabiatın şefkatli kucağı olarak yorumlanmıştır.
Celâl Şengör yıllardır dinlediğim,okuduğum beğendiğim,dünya görüşlerimizin uyuştuğu bir bilim insanıdır.Bir Toplum Nasıl İntihar Eder kitabını da büyük bir zevkle okuyup bitirdim.kitapta 39 makale bulunmaktadır. Makalelerin genel içeriği;bilim,bilime ulaşmak,bilimi korumak ve yaymak olarak özetlenebilir.Ayrıca ülkemizdeki bilim eksikliği ve bu eksiklikte ısrar ederek halkın cehaletin kucağına nasıl itildiği çok acı bir biçimde anlatılmaktadır.İyi okumalar diliyorum.
Popper,Einstein ile(ve tüm modern bilim insanlarıyla)birlikte şunu sôylüyordu:Sonsuz miktar ve güvenirlikte gözlem yapmamız imkansız olduğu için,hiçbir genel iddianın kesin doğruluğu ıspatlanamaz.Ama bir varsayımın tek bir çıkarımının yanlış olduğunun görülmesi o varsayımı çöpe atmaya yeter.
Türkiye'de basılan İlber Ortaylı ve Celal Şengör kitaplarını satın alıp okumak yerine 2-3 bölüm teke tek bilim izleyin. Programda konuşulandan farklı bir şey içermiyor kitapları; Bilim kitapları da Türkçe'ye çevrilmiyor. Celal Şengör'ün televizyon programlarında, röportajlarda söylediği cümlelerin kitaplaştırılmış hali.
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Bilginin çoğu sanal dünyada üretilmekte depolanmakta kopyalanmakta ve nakledilmektedir. Ne kadar kolay imha edilebileceğini düşündüğümüz zaman gelecek için telaşlanmamak mümkün değildir
Edebiyatla yakından ilgili değilseniz Şemsettin Sami ismini duymamış olabilirsiniz. Ancak Ali Sami Yen ismine hepimiz aşinayız. İşte Şemsettin Sami Galatasaray’ın kurucusu Ali Sami Yen’in babasıdır. Tanzimat döneminin önemli bir edebiyatçılarından olan Şemsettin Sami’nin edebiyatımıza en büyük katkısı daha önce edebiyatımızda görülmeyen ‘roman’
"Türkiye bir bilim ülkesi değlidir. Ürettiği bilim de birkaç kişisel istana dışında dünya ölçeğinde tamamen ihmal edilebilir düzeydedir. Türkiye'nin bu bilim fakirliği, sanayisine ve ticaretine de yansımıştır. Özgün hemen hiçbir sanayi ürünü olmayan Türkiye, ticarette de, tarımda da gariban olup, örneğin yazılım oluşturmak gibi akıl ve bilgiden başka hiçbir sermaye istemeyen, son derece kolay ve getirisi büyük bir işi dahi yapamamaktadır. Türkiye'de (askerlik hariç) hemen hiçbir konuda bir ehil insanlar sınıfı yoktur." Kitabın arka kapak sözünde belirtiyor.
Celal şengör makalelerinden derlemelerle deneme tarzı bir kitap yazılmış. Kısa ve öz tespitlerde bulunarak ülkemizin durumu ele alınmış. Bilim nasıl yapılır, bilimin bağımsız olması, üniversitelerin bilim yuvası olması gerektiği konusuna değinilmiş. Ülkemizdeki üniversitelerin durumu ortaya konulmuş ne yapılması gerektiği geçmişten ders alınması gerektiği savunulmuş. Aksi takdirde Türkiye'nin bu bilim dışı uygulamalara devam etmesi sonucunda sonu pek feci bir şekilde bitebilecek cehalet temelli bir politikayla sonlanacağını dile getirmiş. Yine de umudunun olduğunu ve birşeylerin değişebileceğini söylemektedir.
Suç, Ceza ve Vicdan Azabı
Nasıl başlık ama, mükemmel estetik duruyor değil mi ? Romanı ilk okuduğumda 12-13 yaşımdayken falan aklıma bu başlık gelmişti. “Ben olsam kitabın adını böyle yapardım” demiştim. İyi ki ismini ben koymamışım berbat olurmuş.
Neyse konumuz bu değil, kitabı incelemeden önce biraz vicdan azabını tanıyalım. Bu yazılar
Üniversitelerimiz, açılış konuşmalarını yapmak üzere davet edecekleri kişileri mevkilerine göre değil, bilgi ve görgülerine göre seçmeyi umarım artık öğrenirler!