Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
95 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
"Hayat hikayemde önemli bir şey yok, başımdan ilginç olaylar geçmedi. Ne yüksek bir mevki sahibiyim, ne de sağlam bir diplomam var. okulda hiçbir zaman örnek bir öğrenci olamadım, başarısızlıklar her yerde buldu beni. Nerede çalışırsam çalışayım silik, unutulmuş bir memurdum; şefleri memnun edemedim. İstifa ettim mi seviniyorlardı... Bırak gitsin, yaramaz ! Çevrem böyle görüyordu beni, haklıydılar belki de." Yazar böyle söylemiş ölümünden bir kaç yıl önce. Bence bu bir intihar notu. Kitap hakkındaki düşüncelerime gelince; iç içe geçmiş olaylar örgüsü, hayalle gerçek, geçmişle bugün, uyanıklıkla uyuşmuşluk... bence bu bir delilik
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,6bin okunma
Reklam
Tilki,Sinekler ve Kirpi Ormanların eski serserisi, Açıkgöz, hinoğluhin tilki, Yaralanmış bir avcı kurşunuyla, Bir bataklığa dar atıp kendini, Yatmış zavallı, çamura; Kan revan içinde kurtarmış postu. Kan kokusu alır da durur mu Sinekler, o kanatlı sömürgenler: Hemen aç kurt gibi üşüşmüşler, Yaralı tilkinin üstüne. - Bak şu tanrıların işine, Demiş tilki; -Olacak şey mi bu? Bunlara mı yem olacak pisipisine, Ormanların en kurnaz oğlu? Tilki eti yemek ne haddine Bu zıpçıktı mendeburların? Kuyruğum, ne güne duruyorsun? Kovsana şu pisleri; Gitsin öküz eti yesinler bari. O çevrenin bir kirpisi, Ve benim masalların yeni bir kişisi, Tilkiyi kurtarmak istemiş Bu açgözlü milletin şerrinden. - Komşu, demiş; merak etme; Ben kurtarırım seni bu aç sürüden. Bırak, şişe geçireyim hepsini. - Aman bırak; eksik olma, demiş tilki; Bırak yesinler doyasıya, Yiyemez olacaklar neredeyse. Bunlar gitti mi daha açları gelir, Onlar da sömürdü mü yandığım gündür. Dünyada sömürgen mi ararsın, dolu! Kimi saray, kimi kanun adamı. Bu sinekli masalı Aristo insanlara uygulamış Her memleket böyle olagelmiş, Hele bizimkinde çok denenmiş: Milleti en az kimdir ısıran Karnı en çok doymuş olan.
Sayfa 502
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. “Aman sakın kendini” diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği : “Bırak kendini, ko gitsin!” Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var! {şems-i tebrizi-5.kural}
Sonra dedim ki kendi kendime; bırak herkes yoluna gitsin, nasılsa öyle kalsın, neyi kime anlatıyorsun ki, biz buyuz işte. Ötesi yok
Derdim, yeter, sakin ol, dinlen biraz artık; Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam; Siyah örtülere sardı şehri karanlık; Kimine huzur iner gökten, kimine gam. Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin, Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte Toplasın acı meyvesini nedametin Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle. Bak göğün balkonlarından, geçmiş seneler Eski zaman esvaplarıyla eğilmişler; Hüzün yükseliyor, güler yüzle, sulardan. Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi Ve uzun bir kefen gibi doğruyu saran Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.