Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
NÜKTE :)
Tembelin Kabul Ettiği Teklif! Tembel bir adam, bir arkadaşına misafirliğe gitmiş. Ev sahibi evde tek başına olduğundan yemek vakti gelince biraz et ve pirinç çıkarıp tembele demiş ki: Şu eti sen doğra, ben de gidip ocağı yakayım. Seninle, bir etli pilav pişirelim, olmaz mı? Ben et doğramasını bilmem. Öyleyse şu pirinci ayıkla. O da elimden gelmez!    Ev sahibi, hepsini kendi yapmış. Yemek piştikten sonra, demiş ki: Kalk, bari sofrayı kuruver. Birader, sofrayı nasıl kurarlar, onu da bilmem!    Ev sahibi, sofrayı da kendisi kurup tabakları koyduktan sonra: Gel, yemek yiyelim, deyince tembel, o anda yerinden fırlayıp sofraya oturmuş: Her teklifini reddettim. Bunu da reddedersem olmaz, gücenirsin, demiş.
NÜKTE: Tembelin Kabul Ettiği Teklif!
Tembel bir adam, bir arkadaşına misafirliğe gitmiş. Ev sahibi evde tek başına olduğundan yemek vakti gelince biraz et ve pirinç çıkarıp tembele demiş ki: Şu eti sen doğra, ben de gidip ocağı yakayım. Seninle, bir etli pilav pişirelim, olmaz mı? Ben et doğramasını bilmem. Öyleyse şu pirinci ayıkla. O da elimden gelmez!    Ev sahibi, hepsini kendi yapmış. Yemek piştikten sonra, demiş ki: Kalk, bari sofrayı kuruver. Birader, sofrayı nasıl kurarlar, onu da bilmem!    Ev sahibi, sofrayı da kendisi kurup tabakları koyduktan sonra: Gel, yemek yiyelim, deyince tembel, o anda yerinden fırlayıp sofraya oturmuş: Her teklifini reddettim. Bunu da reddedersem olmaz, gücenirsin, demiş.
Reklam
NÜKTE: Tembelin Kabul Ettiği Teklif!
Tembel bir adam, bir arkadaşına misafirliğe gitmiş. Ev sahibi evde tek başına olduğundan yemek vakti gelince biraz et ve pirinç çıkarıp tembele demiş ki: Şu eti sen doğra, ben de gidip ocağı yakayım. Seninle, bir etli pilav pişirelim, olmaz mı? Ben et doğramasını bilmem. Öyleyse şu pirinci ayıkla. O da elimden gelmez!    Ev sahibi, hepsini kendi yapmış. Yemek piştikten sonra, demiş ki: Kalk, bari sofrayı kuruver. Birader, sofrayı nasıl kurarlar, onu da bilmem!    Ev sahibi, sofrayı da kendisi kurup tabakları koyduktan sonra: Gel, yemek yiyelim, deyince tembel, o anda yerinden fırlayıp sofraya oturmuş: Her teklifini reddettim. Bunu da reddedersem olmaz, gücenirsin, demiş.
NÜKTE: Tembelin Kabul Ettiği Teklif!
Tembel bir adam, bir arkadaşına misafirliğe gitmiş. Ev sahibi evde tek başına olduğundan yemek vakti gelince biraz et ve pirinç çıkarıp tembele demiş ki: Şu eti sen doğra, ben de gidip ocağı yakayım. Seninle, bir etli pilav pişirelim, olmaz mı? Ben et doğramasını bilmem. Öyleyse şu pirinci ayıkla. O da elimden gelmez!    Ev sahibi, hepsini kendi yapmış. Yemek piştikten sonra, demiş ki: Kalk, bari sofrayı kuruver. Birader, sofrayı nasıl kurarlar, onu da bilmem!    Ev sahibi, sofrayı da kendisi kurup tabakları koyduktan sonra: Gel, yemek yiyelim, deyince tembel, o anda yerinden fırlayıp sofraya oturmuş: Her teklifini reddettim. Bunu da reddedersem olmaz, gücenirsin, demiş.
Bir Nükte
Bir gün Peygamberimize, Ebu Cehil rastlamış ve şöyle söylemişti: Ya Muhammed ne çirkinsin. Senin gibi çirkin adam görmedim. Rasulallah (a.s.m.) ona: -Haklısın, buyurmuştu. Biraz sonra Hz. Ebubekir (r.a.) Efendimiz Peygamber Aleyhisselam'a rastladı. O da görür görmez: Ya Rasulallah; ne kadar güzelsiniz, dedi. Peygamber Efendimiz ona da aynı cevabı verdi: - Haklısın. Bu iki cevaba da şahit olan ashabı kiram hayretle sordular: - Ya Rasulallah! Ebu Cehil "Ne kadar çirkinsin" dedi, "Haklısın" dediniz. Ebubekir "Ne kadar güzelsin" dedi ona da "Haklısın" dediniz. Sebebi nedir? Buyurdular ki: - Ben bir ayna gibiyim. Bana bakan kendisini görür. Dolayısıyla Ebucehil baktı kendisini gördü ve çok çirkinsin dedi, haklıydı. Ebubekir baktı o da kendisini gördü, çok güzelsin dedi, o da haklıydı. Onun için öyle cevap verdim, buyurdu.
NÜKTE: GÖRÜNMEK İÇİN TAŞIYORUM!
Gece karanlıkta dışarı çıkan bir adam, gözleri görmeyen bir komşusunun da omzunda testi, elinde bir fener ile dışarı çıktığını görür. Ona, biraz alaycı bir tavırla “Sen gözü görmeyen bir kimsesin. Gece ile gündüz senin için aynı. Ne diye bu feneri taşıyorsun?” diye sorar. Komşusu, “Feneri, insanlar karanlıkta beni görsünler de bana çarpmasınlar, diye taşımaktayım...” cevabını verir.
Reklam
LÜTFÜ ŞEHSUVAROĞLU ve TAVIR...
- " (...) 1986-1987’de çıkan İBDA-C’ı dergilerden TAVIR’da, Lütfü Şehsuvaroğlu’nun sorulan suallere verdiği cevab: İsim, TAVIR... Yol belli ve kol Büyük Doğu ve onun doğurduğu İBDA hamlesi olursa, sorunun içinde cevabın saklı olması da elbet kaçınılmaz olur; sorunuzda olduğu gibi… Ben, iki sorunuzu şu iki başlıkta topluyorum: Büyük
Mutsuzluk. Antov Çehov
Yirmi beş yaşlarında, körpe, alımlı bir kadın olan, noter Lubiantsev’in karısı Sofya Petrovna ile yazlık komşuları avukat İlyin ormandaki bir açıklıkla baş başa, ağır ağır yürüyorlardı. Akşam beş sularıydı. Pamuk yığını görünümündeki bulutlar bütün gökyüzünü kaplamıştı. Pamuk yığınlarının arasından tek tük açık mavi boşluklar gözüküyor, bunlar
49 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.