Herkese iyi akşamlar.
Bugün ''Sosyalizm ve Anarşizm '' kitabını inceleyeceğiz.
Kitabı incelerken daha ziyade tercih edeceğim analiz ve bilgilendirme metodum, yalnızca görüşlerimle ve okumamdan edindiğim bilgileri harmanlayıp yorumlamamla olmayacak, çeşitli kaynakçalardan konuya dair esaslı kabul ettiğim birtakım argümanları aldım ve bu minvalde
Efendim, bilenler biliyor, bilmeyenler de bilsin ki, Batı medeniyeti tarafından insanlığa dayatılan ve adına 'modernizm' denen bu lanetler sisteminde:
Yönetim şekli demokrasi; örgütlenme biçimi ulus devlettir.
Ahlâk anlayışı liberalist; ticaret anlayışı kapitalisttir.
İnsanlar birey ve yurttaş olarak ortalıkta dolaşırlar.
Algıları seküler; zihniyetleri laiktir.
Kafaları rasyonalist yöntemlerle çalışır.
Bilim en büyük putlarıdır. Üstelik bu bilim pozitivizme mahkumdur.
Her birey bu kader vaktinde elinden geldiğince kendini savunmalı… Ve insanlığın kırbacına, faşizme ve mutlakiyetçi devleti andıran her türlü sisteme karşı mücadele etmelidir.
18 Şubat 1943 sabahı “Beyaz Gül” imzalı el ilanları Münih Üniversitesi’nin bahçesini kaplar. Bildirinin bir bölümünde yukarıda alıntı yaptığım sözler varken; geri kalanında
1.Bölüm
Kitabi okumaya başlamam biraz zaman aldı. Başlayıp bıraktığım oldu defalarca. İlk okuyanlar içinde böyle olacağını düşünüyorum. Anlaşılması zor bir kitap, bir roman gibi olaylar zinciri yok. Karşılıklı konuşma şeklinde ilerliyor. Konuşulanları anlamak da oldukça zor. Okuyup geçmek yetmiyor, söylenilenleri düşünmekte gerekiyor. İlk
Ben Gül teorisi diyorum.Güz üzerine düşündüm.Gül,kendini korumak için diken çıkarıyor.Bir Gül’ün bir bitkinin bile özsavunması vardır.Özsavunma için doğaya, tabiata bakmak bile yeterlidir.Bir Gül kadar bile kendimizi özsavunmaya hakkımız yok mudur? Özsavunma kutsaldır.Hatırlıyorum küçükken bizim köyde ihtiyar bir amca vardı, diyordu ki biz kuru
....
Neoliberalizmin son tuzağı: Mindfulness
Mindfulness, Oprah Winfrey ve Goldie Hawn gibi ünlülerin de desteğini alarak anaakıma yerleşti. Meditasyon koçları, keşişler ve nörobilimciler Davos’a giderek Dünya Ekonomik Forumu’na katılan CEO’lara konunun inceliklerini anlattı. Mindfulness hareketinin kurucuları bir tür misyonere dönüştü. Bilim ve