Ne yazık ki hayatıma herhangi bir biçim vermeyi asla bilemedim. Gerek içimde kendimi başkalarına ya da kendime kanıtlamak ve bir şeylere direnmek isteği doğuracak herhangi bir engele karşılaşmadığım; gerek ruhum her an, bir an önce düşündüklerinin ve hissettiklerinin tam tersini düşünmeye ve hissetmeye, yani sıklıkla birbirine ters ve ısrarcı düşüncelerle her zihinsel ve duygusal biçimlendirmeyi parçalarına ayırıp yok etmeye fazlasıyla yatkın olduğu; gerekse kendimi başkalarının iradelerine teslim edip alacakları kararlara razı olmaya -ki zayıflıktan değil de, karşılaşabileceğim zorluklar karşısında vakitsizce, erkenden boyun eğişim ve boş vermişliğimden dolayı böyle yapıyordum- eğimli bir yaradılışta olduğumdan, asla kendime özgü ve özel bir biçimde olmayı kararlılıkla istemedim.
Ve bakın bu yüzden başıma neler geldi! Kendimi tam olarak tanımıyordum; kendime ait herhangi bir gerçekliğim yoktu; hayatım sürekli birbirini izleyen yanılsamalardan ibaretti, neredeyse bir sıvı gibi akışkan, bir metal gibi dövülgen bir haldeydim; beni yalnızca başkaları tanıyor ve bunu kendilerine göre, bana atfettikleri gerçeklik doğrultusunda yapıyorlardı; her birinin bende gördüğü Moscardaların hiçbiri, kendim için bir hiç olan ben ile örtüşmüyordu; nitekim tekrar altını çizmek isterim ki, o pek çok Moscarda’nın her biri, kendi gerçekliğime sahip olmayan benden çok daha gerçekti.
Farklı türlerde okuma hedefimi bu sene az çok gerçeklestirdiğim için memnunum. Çok sevdiğim edebi metinler de olmuş ama bu sene en çok kurgu dışı metinlerden etkilenmişim. Bir senelik macerama baktığımda bazı kitapların diğerlerine göre öne çıktığını gördüm. Kimilerini edebi hazzından, kimilerini bilgilerinden ve bilgileri sunuş tarzından,
Herkese merhaba arkadaşlar.
Gelenekselleşmeye doğru giden İstanbul buluşmalarımızın ikincisini yapmış bulunmaktayız. İlk toplantıya oranla katılım daha fazlaydı. Yeni arkadaşları aramızdan görmekten çok mutlu olduk. Toplantımıza Moskova’dan gelerek katılan Metin ağabeyimize de (