Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep

Zeynep
@birzc
Hukuk
Lisans
İstanbul
İstanbul, 23 Mayıs
23 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Ceza eğer suçu vahşilik bakımından aşmıyorsa, en azından ona eşit olmakta, seyircileri vazgeçirmeye niyetlendiği bir kıyıcılığa alıştırmakta, onlara suçların sıklığını göstermekte; celladı bir caniye, yargıçları katile benzetmekte, rolleri son anda tersine döndürmekte, azap çektirilen acıma ve hayranlık konusu haine gelmektedir. Beccaria bu durumu çok erkenden söylemişti: “Bize korkunç bir suç olarak sunulan cinayetin soğukkanlılıkla ve pişmanlık duyulmadan işlendiğini görüyoruz.” Halka açık infaz artık şiddetin yeniden alevlendiğini bir ocak olarak görülmektedir:
Sayfa 41 - İmge KitabeviKitabı yarım bıraktı
Reklam
Sanki kendisi mükemmel ve Allah’ın ne düşündüğünü doğrudan bilen birisiymiş gibi davranan, diğer insanların davranışlarını sürekli yargılayan insan, “dini doğruluk tutkusu” içindedir. Bu duygu içinde olan kişi, Türkçe söylendiği zaman hiçbir anlam derinliği olmayan bir lafın Arapçasını söyler ve birkaç Arapça kelime mırıldandığı için herkesin kendini üstün görmesini ve kendinden çekinmesini bekler. Bu insanlar çoğu kere başkalarını din adına sürekli yargılayarak kendilerine kuvvetli bir mevki edinir, böylece hem kendi iç boşluğunun acısından uzaklaşmış olur hem de başkaları üzerinde egemenlik kurar.
Sayfa 136 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Korku tutkunluğu olan kadın, kendisi gibi utançla büyümüş ve başkasına yardım ederek ve onun yaşamını denetleyerek mutlu olacağını sanan erkeklere büyük bir olasılıkla çekici gelir.
Sayfa 137Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onurlu insanlar yetiştirmeyi amaç edinen okullarımız, Türk ulusunun onurunu korumakla görevli kuruluşlarımız, önce kendi insanlarının onurunu ellerinden alarak işe başlamaktadırlar.
Sayfa 108 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Başkaları ne söylerse söylesin ya da ne yapıyorsa yapsın, “benim iyi olmam gerekir.” İster altın, zümrüt veya mor rengin şöyle söylemesi gibi: “Kim ne derse desin ya da ne yaparsa yapsın, ben rengini yitirmeyen bir zümrüt olacağım.”
Reklam
Beni hiç anlamayacaktı. Olsun anlamasın. Anlasa beğenmezdi zaten, kim anladığına kıymet vermiş ki, anlamak küçümsemektir biraz da. Buna da talip değilim.
Yaşamaya da ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık.
"Sümbüle, süsene, katırtırnağına, gelinciğe bu kısacık hüküm sürmeye acıdığı kadar kendine acımayan insan, ömrüm var o da benim sanan insan."
“İnsan çünkü anlamadan değil ama uydurmadan duramıyordu. İnsan, uyduracak ki varlığına inanılsın, uyduracak ki bir mindere oturtulsun, bilemiyorum, ne nasıl oldu, ben nasıl oldum bilemiyorum, demek olmaz. Kendini sebepleriyle bilecek başkasına da anlatacaksın, başkası da ikna olacak, bazen senin sende atladığını o hemen bulup yerine koyacak. Sebep ip demekmiş kelime manası olarak, yani ipi çeke çeke eline gelecek, sonuna ulaşılacak."
"Sen gerçekte kimsin?" diye sorulanın vereceği cevap, “Yalandan gördüğünüm,"olurdu herhalde. Gerçek kimdi, kim kimdi, ne aslında neydi, bunlar soru değildi. Birbirlerinin hallerine, hayat seviyelerine, birkaç söylediğine bakıp, “İyi adam, abimiz" derler, iyi adam da, "Bizim Seyfi," derdi.
Sayfa 15 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tüm yaşam stilinin temelinde yatan ruhun deneyimlerini yorumlayış, yaşama anlam veriş ve ruhun çevresinden algıladığı izlenimlere cevap veriş tarzından anlaşılacak olan yanlışı keşfetmeliyiz. Psikolojinin esas görevi budur.
Sayfa 50 - İlya YayıneviKitabı okudu
Yaşam deneyimlerimize verdiğimiz anlam aracılığıyla kendi kendimizi belirlemiş oluruz ama eğer belli bazı deneyimlerimizi gelecekteki yaşamımıza temel olarak alırsak bu anlam muhtemelen hep bir şekilde yanlışlar içerecektir. Anlamı, belli bir durum belirlememiş aksine bizim durumlara verdiğimiz anlam ile kendimizi bağlamışızdır.
Sayfa 17 - İlya YayıneviKitabı okudu
Yüksek sesle konuşan, asık suratlı bir kalabalık içinde bir sessizliği onarmaya çalışmaktan sindi üstüme, bu ezilmiş gül rengi acemilik. Bir kirlenmeden korumak için susarak yaşadığım her şeyin bir yenilgi olduğunu çok sonra öğrendim. Benim, kıyısında bir saygıyla beklediğim olanak, başkalarının çiğneyip attığı bir sıradanlıktı.
Sayfa 80 - Kırmızı Kedi Yayınevi