Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melis B.

Melis B.
@biyikmelis
Melis B.
@biyikmelis·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Böyle Buyurdu Zerdüşt
Böyle Buyurdu ZerdüştFriedrich Nietzsche
8.4/10 · 37,6bin okunma
Reklam
355 syf.
7/10 puan verdi
·
98 günde okudu
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee
8.4/10 · 71,9bin okunma
"Sor." Kitabını yere bıraktı ve bacaklarını uzattı. "Bayan Gates, hoş bir kadın, öyle değil mi?" "E, öyle tabii," dedi Jem. "Sınıfında okurken onu severdim." "Hitler'den öyle nefret ediyor ki o..." "Bunun ne zararı var?" "Bugün onun Yahudilere öyle davranmasının ne kadar kötü olduğunu anlattı. Jem, hiç kimseye zulmetmek doğru değildir, öyle değil mi? Yani, bir kimse için kötü düşüncelere sahip olmak bile, değil mi?" "Aman Tannm, hayır, Scout. Dilinin altında ne var senin?" "Şey, o gece mahkeme salonundan çıkarken Bayan Gates önümüzdeydi, merdivenlerden iniyordu, sen onu görmemişsindir, Bayan Stephanie Crawford'la konuşuyordu. Birinin onlara bir ders vermesinin zamanı gelmiş artık, öyle diyordu. Çizmeyi çok aşmışlar, bundan sonra yapmayı düşünecekleri şey bizlerle evlenmek olacakmış. Jem, nasıl böyle Hitler'den nefret edersin de sonra dönüp kendi ülkendeki insanlara bu kadar çirkin davranırsın?"
Sayfa 311Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çocuklardan biri Grit Paper'dan bir şey okuduğunda neden kaşlarını çatıyordu bilmiyordum ama bunun boş gezenin boş kalfası olmayı sevmekle, öğle yemeğinde şuruplu bisküvi yemekle dinsel ayinlerde kendinden geçmekle, Ne Tatlı Anırır Eşek şarkısı söylemekle ve tatlı yerine "datlı" demekle ilgisi vardı, çocukları bunlardan vazgeçirsin diye devlet öğretmenlere para ödüyordu.
Sayfa 308Kitabı okudu
Ön kapı çarptı, holde Atticus'un ayak seslerini duydum.eve gelme saati değildi bu, hele Misyonerlik Derneği günlerinde hava kararıncaya kadar kasabada oyalanırdı. Kapı aralığında durdu, şapkası elindeydi, yüzü bembeyazdı. "Özür dilerim, bayanlar," dedi. "Siz toplantınıza devam edin, sizi bölmüş olmayayım. Alexandra bir dakika mutfağa gelir misin? Bir süreliğine Calpurnia'yı da sizden ödünç alacağım." Yemek odasından geçmedi, onun yerine koridordan geçerekmutfağa arka kapıdan girdi. Alexandra Hala ile ikimiz onu mutfakta karşıladık. Yemek odasının kapısa yeniden açıldı, Bayan Maudie yanımıza geldi. Calpurnia sandalyesinden yan kalkmıştı. "Cal," dedi Atticus, "Benimle Helen Robinson'ın evine gel meni istiyorum" "Ne oldu?" diye sordu Alexandra Hala, babamın yüzündekiifadeden ötürü telaşa kapılarak. "Tom öldü." Alexandra Hala elleriyle ağzını kapattı. "Onu vurdular, "dedi Atticus. "Koşuyordu. İdman saatiydi. Dediklerine göre çitin yanında birden çıldırıp çite tırmanmaya başlamış. Herkesin gözü önünde..." "Onu durdurmaya çalışmamışlar mı? Uyarıda bulunmamışlar mı?" Alexandra Hala'nın sesi titriyordu. "Ha, evet, gardiyanlar dur diye seslenmiş. Birkaç el havaya ateş etmişler, sonra da öldürmek üzere. Tam çiti aşmak üzereyken onu vurmuşlar. İki sağlam kolu olsaydı başaracaktı dediler, o kadar hızlı hareket ediyormuş. On yedi kurşun yemiş. O kadar fazla kurşun atmalarına gerek yoktu. Cal, benimle gelmeni istiyorum, Helen'a söylememe yardımcı ol."
Sayfa 296Kitabı okudu
Reklam
"Gel ağaçların altına gidelim," dedim. "Sıcak sana dokundu bence." Yeşil yapraklı meşe ağaçlarının en şişmanına seçtik ve al tina oturduk. "O adama dayanamadım, hepsi bu," dedi Dill. "Kime, Tom'a mı?" "O yaşlı adam Gilmer'in onunla o kadar iğrenç şekilde konuşmasina... " Dill, onun
Sayfa 250Kitabı okudu
"Sen sonra kaçtın ha?" "Tabii, efem." "Neden kaçtın?" "Korktum, efem." "Niçin korktun?" "Bay Finch, ben gibi bir zenci olsanız siz de korkardınız."
Sayfa 246Kitabı okudu
"Bu konuda bu kadar dürüstsen, neden o kadar hızlı koştun?" "Çok korktuğumu söylüyorum, efem." "Eğer vicdanın rahattıysa, neden o kadar korktun?" "Daha önce söyledim ya, bir zencinin böyle... zor bir duruma düşmesi tehlikeliydi." "Ama sen zor durumda değildin, Bayan Mayella'ya direndiğini söyledin ifadende. Senin gibi koca bir zenciyi kızın yaralayacağından çok korktuğun için mi kaçtın?" "Hayır efem, şimdiki gibi mahkemeye çıkmaktan korktum ben." "Tutuklanmaktan mi korktun, yaptığın şeyi kabullenmek zorunda kalmaktan mi?" "Hayır efem, yapmadığım şeyi kabullenmek zorunda kalmaktan." "Bana saygısızlık mı ediyorsun sen?" "Hayır efem, yapmam öyle şey."
Sayfa 249Kitabı okudu
Tom Robinson ifade verirken bana öyle geldi ki Mayella Ewell dünyanın en yalnız insanıydı. Hatta evinden yirmi beş yıldır dışarı çıkmamış olan Öcü Radley'den bile yalnızdı. Ona arkadaşı olup olmadığını sorduğu zaman Atticus'un ne demek istediğini bile anlamamış gibiydi, kendisiyle alay ettiğini sanmıştı. Jem'in melez dediği çocuklar kadar hüzün verici olduğunu düşündüm beyaz insanların onunla ilişkisi olamazdı çünkü kız domuzların arasında yaşıyordu; zencilerin onunla ilişkisi olamazdı çünkü kız beyazdı. Zencilerin arkadaşlığını tercih eden Bay Dolphus Raymond gibi yaşayamazdı çünkü bir ırmak kıyısına sahip değildi, eski ve nüfuzlu bir aileden gelmiyordu. Hiç kimse Ewell lar için, "Onların âdeti böyledir," demiyordu. Maycomb onlara yardım sepetleri veriyordu, para yardımında bulunuyordu ama onları elinin tersiyle itiyordu. Tom Robinson belki de kıza nazik davranan tek kişiydi. Ama Tom'un kendisinden yararlandığını söylemişti, ayağa kalktığı zaman adama sanki iğrenç bir pisliğe bakar gibi bakmıştı.
Sayfa 242Kitabı okudu
Merak ettim, acaba hayatında hiç ona "küçük hanım" ya da "Bayan Mayella" diyen olmuş mudur; sıradan bir kibarlığı hakaret saydığına göre hiç olmamış demek ki. Ne biçim bir hayatı vardı acaba? Çok geçmeden öğrendim.
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
Şu dava, Tim Robinson davası, insanın vicdanının en hassas noktasına dokunan bir şey... Scout, bu adama yardım etmeye çalışmasaydım kiliseye gidip Tann'ya dua edemezdim." "Atticus, yanılıyor olmalısın..." "Nasıl?" "E, pek çok kişi kendilerinin haklı olduğunu, senin yanıldığını düşünüyor." "Tabii bunu düşünmeye hakları var, düşüncelerine saygı gös terilmesini istemekte de haklılar," dedi Atticus, "ama başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce kendi yüzüme bakabilmeliyim. Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır."
Bayan Dubose, Atticus'a gülümsedi. Ondan o kadar nefret ederken nasıl oldu da ona gülümsemeyi başardı, doğrusu hiç anlamadım. "Saatin tam kaç olduğunu biliyor musun, Atticus?" dedi. "Beşi tam on dört geçiyor. Çalarsaat beş buçuğa ayarlı. Bunu bilmeni isterim." Birden anladım ki biz Bayan Dubose'un evinde her gün biraz daha uzun süre kalıyorduk, saat her gün birkaç dakika daha geç çalıyordu, çaldığı zaman da Bayan Dubose çoktan bir sara nöbe tine tutulmuş oluyordu. Bugün neredeyse iki saat nöbet geçime niyeti göstermeden Jem'i kızdırıp durmuştu, kendimi fena halde kapana kısılmış gibi hissediyordum. Saatin çalması özgürlüğümü zün işaretiydi; bir gün çalmazsa acaba ne yapacaktık?
Sayfa 140Kitabı okudu
128 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.