Gökhan Özcan'nın pazartesi perşembe köşe yazılarını bu gönderinin altında paylaşmayı düşünüyorum inşallah, bugünden başlayalım.
Nefs sözünü sinsice söyler!
Hayata, başka insanlara karşı bir şeyler söylerken, freni boşa almak adetimiz oldu. Buna karşılık, kendimize bakışımızda ayağımız hep fren pedalında. Kendimize kıyamıyoruz hiç,
Aslında ışık ışıkla vuruşmaz, nur ziya ile zıtlaşmaz, bahar yeşil ile savaşmaz, derya damlayı kurutmaz;
şavk şavka güç kazandırır, ziya nura şuleler gönderir, bahar çimenlerle sarmaş dolaş yaşar, derya damlaya ölümsüzlük yolunu açar..
her şey ama her şey, bize "biz" olma neşîdeleri mırıldanır.
Henüz her şey bitmiş sayılmaz…
Biz kazanmanın neredeyse imkansız olduğu bir oyun’ da oynadık. Ama kötülük cezalandırılmadığı sürece her zaman sisteme meydan okuyacak birileri çıkacaktır. Gerçeğe ve ideallerine inanan,sonuna kadar savaşmaya hazır olan insanlar. Çünkü şehir uykuya daldığın’ da uyanık olan sadece biziz…
"Sizin; kadını, şarabı, hırsızlığı, yağmayı ve yaşamayı sevmenizden fazla biz ölüme sevdalıyız, aşığız."
4 yıl önce bugün..
24 şubat 2018de recep tayyip erdoğan kahramanmaraş 6. olağan kongresine katılıp konuşma yaptı. bu konuşması sırasında ''sefer görev emri olanlar hazır olsunlar ama şu an ihtiyaç yok. karar verildiği anda biz orada var oluruz.'' dedi. devamında salonda bulunan üzerinde asker kıyafeti olan 6 yaşındaki ağlayan bir kız çocuğu recep
Benliği parçala-ma ve kadın erkek ilişkisi üzerine
Uzun oldu belki ama burada okunmayacaksa nerede okusun?
1- Yaşamımızda, gündelik hayatımızda önem veya değer verdiğimiz şeye benliğimizden bir pay kopar.
2- Ne kadar önem ve değer verirsek kopan parça o kadar büyük olur. Bütün olanı parçaladığın için parçalanan, uzaklaşmış kısım seni senden almaya başlar.
3- Benlik sadece kendine aitken bunu