- "Beni en fazla tedirgin eden laflardan biri de şu: “Biz ne ara bu hâle geldik?” Bunu söyleyen bir rahatlıyor. “Bu hâl”e gelmiş olmanın mesuliyetini üstünden atıyor. Kötülüğe tepeden bakıp kınıyor. Kimse de ona demiyor: "Biz “bu hâl”e 3 gün, 5 günde gelmedik. 300, 500 yıllık bir mesele bu. Sen nasıl bir gafilsin ki, bundan haberin
Dün sabah telefonumu düşürdüm ve tabii ki 5 yıllık telefon dayanamadı ve bozuldu. Tam 24 saattir telefonum yok, ulaşılamıyorum. Galeriye girip anılarıma bakamıyorum; sevdiğim ve özlediğim insanları arayıp hal hatır soramıyorum; merak ettiğim bir şeyi Google'da aratamıyorum; müzik dinleyemiyorum; takvime kaydettiğim randevuları unuttum, nereye ne zaman gitmem gerektiğini bilmiyorum; güncel haberleri takip edemiyorum; yolunu bilmediğim bir yere navigasyon olmadan gidemiyorum ve daha niceleri. Instagram gibi uygulamalar olmadan yaşanır, ama telefonsuz? Bu son model telefonlarımız yokken ne yapıyorduk, vaktimizi nasıl geçiriyorduk biz? Bu kara kutuya ne ara bu kadar bağımlı hale geldik, gerçekten bilmiyorum...
Reklam
Kudüste Bir Mesele
Bazen Gökyüzünü izlediğimde . Ayın güzelliği her yeri ,kendi parıltısıyla kamaştırıyor. Güzelliğiyle gözleri, yine kamaştıran 3 beldede. Biri, yine her zaman aklımıza geliyor. Tabi ki Mescidi Aksa. Gazze'ye ve yanındaki bütün çevreye renk veren, güzelliğiyle donaltan . Hep birinci sırada oluyor . Malesef ki .Şuan siyonistler ve Katil ABD ,Onlara destek veren Kâfirlerden dolayı . O güzelliğin yerini şuan. Karanlık tuttu ,ve hale o karanlıkta bir mücadele için de . Mescidil Aksa orada şuan, katiller tarafından, soykırımlar var ,kan ve zulüm var. Hepimizin bunu bildiğimiz halde susmaya sanki mahkum kaldık .Anaların göz yaşları ,Bulutun için deki yağmur taneciklerine benzedi. Ve yer yüzüne düştü. Ya o masum çocuklar, bombalar altında şehit oldu. Babalarıyla , Anneleriyle , Abileriyle,Ablalarıyla biz nasıl bir ümmetiz. Kendi müslüman kardeşlerimize dahi sahip çıkamıyoruz, orada çocuklar her akşam üstü korkarak ,bir endişe içinde uyanırlar, neden biliyormusun. Çünkü ; Her akşam üzerlerine bombalar yağdı için . Biz Nasıl bu hale geldik ,Nerede Peygamber efendimizin ümmeti ,nerede bu dindar yöneticiler ,sizin işiniz koltuklarınızda Felsefe ,Edebiyat mı yapmak. Yoksa işiniz bu paramparça olmuş bu ümmeti , bir araya getirip ,bir yumruk gibi , Katil Siyonist ve ABD. Onlara destek verenlere karşı dimdik durmanız gerekmez mi ? Yazıklar olsun size , siz hale Felsefeye ,Edebiyata dalın. Her zaman yaptığınızı yapın . Ama Şunu Unutmayın. Allahın Gazabı Yakındır!!! Deniz Hazar
Eski bizi hatırlıyorum da; biz çok güzeldik, nasıl bu hale geldik?
Kelebeğin ömrü
Gülseren Hanım, Dr. Nüvit Hanım bir hasta gönderdi, "mümkünse hemen alıverin," diye rica etti. Şimdi onu gönderiyorum. Tamam Tuna, bekliyorum. Kapı vuruluyor ve içeri üç hanım giriyor. İkisinin ağlamaktan gözleri kızarmış. Biri ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor. En yaşlı olan, elime bir kâğıt uzatıyor. Nüvit Hanım'ın bana
Haklısınız, peki dönüşünüz nasıl oldu? Doktoramın sonunda benim arazimde Alvbreşleriyle ilgili bir sorun çıkmıştı. Karbonat sedimantasyonunu iyi bilen biri gerekti. Sorunu çözmek için 1981 yılında İhsan Hoca'yı arayıp Naci'nin benimle gelmesi için izin istedim. Naci karbonatçıydı. "Gelsin ve bu kesiti bir görsün. Bana bir fikir
Reklam
471 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.