Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Süleyman Cansever

Reklam
__ Seviliyor muyum, sevilmiyor muyum diye mütemadiyen endişe içinde olan bir millet beğenilmekten ümidini kesmiş olan bir millettir.
__ Bu pahalı bahçenin keyfini sürmek için bu bunaklardan başka adamımız yok mu? __ Alman belediyesinin zahmetini mükâfatlandırmak için bu beş bunağın memnuniyeti çoktur bile! Her Alman, ihtiyarlığın ve çöküntülüğün son haddine kadar gene bir Alman'dır ve onun saadetini yapmak bütün Almanya için bir mukaddes vazifedir. Bir Alman'ın kıymeti yoksa beş Alman'ın, yüz Alman'ın ve 60 milyon Alman'ın neden kıymeti olsun?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazı sabahlar, hasta bakıcım gelip beni muayyen saatte uyandırmasa pencere camlarında geceyi gündüzden ayıracak en ufak bir aydınlık farkı görmediğim için gece hâlâ devam ediyor zannıyla yatağımdan kalkmazdım.
Hayatımıza tat veren derin zevklerin hakiki yaratıcısı olan insan zekâsının halis bir mahsulü olduğu için kitap, tabiattan büsbütün ayrı, ondan daha lezzetli ve ondan daha dinlendiricidir.
Reklam
Gerçi hayat, kitaba sığmayacak kadar geniştir fakat tekerrürlerle doludur. Kitap, tabiatta en büyük olan şeyin insanın en güzel balını taşımak itibariyle tabiatın genişliğini haiz olmaya muhtaç olmaksızın ona üstündür.
Sekiz saattir şimendiferdeyim. Tren boş ve neşesiz. İçim sıkılıyor.
Mango meyvesini ömründe tatmış olmayana teşbih ile mango yedirmek kabil mi? Cincinatti'yi şehrini görmüş olmayana istiare ile Cincinatti'yi göstermek mümkün mü? Dünyada birbirine tamamen benzer iki şey olmadığına göre yazının başlıca ifade vasıtası olan "teşbih" hakikatte bir tahrir ve taglit vasıtasından başka bir şey değildir.
Bu bir hastanın yol notları, rüzgârlı, karanlık bir sonbahar gecesiyle başlar.
Eskiden boşanma denen şey kolaydı. Şimdi birdenbire güçleştirdiler. Hâkimler muttasıl barıştırmağa kalkıyor, davayı sallıyorlar. *Güzel Ahmet Hamdi Tanpınar bugününün çağına değinmiş resmen: "Biz yakaladık, hâkim bıraktı" bu da artık güçleşti...
Sayfa 229Kitabı okudu
Reklam
Birden sıçradım. __ Zerre kadar... İmkânsız... Büsbütün imkânsız... __ O halde dediğimi yapacaksınız... Bilinki zamanımızda bu gibi işler için kuvvetle istemek kâfidir. Hayat yürüyor, Hayri Bey... Siz kelimelerle zehirlenin durun, hayat her gün yeni bir şey, keşfediyor. Bakın ben dört beş saat evvel sizi keşfettim, şimdi de muganniye olarak baldınızını keşfediyorum. __ Allah razı olsun beyefendi...
Sayfa 226Kitabı okudu
Halit Ayarcı gülerek: __ Olmaz dedi, Bizanslılarda maşallah yoktur. O bizlere mahsustur... Burasını düşünmeliydim. Gâvur kısmının maşallah denecek nesi olabilirdi? Maşallah kelimesi elbette bizim olacaktı, bize lâyık bir şeydi. __ Evet, amma, tabiî onlar da nazar değmesin, kem gözden korusun diye bir şeyler takınıyorlardı. Hrıstiyan devletlerinde verilmesi âdet olan ve sonraları bize de geçen nişanların hakikatte okunmuş, üflenmiş tılsımlar olduğunu Seyit Lûtfullah'tan işitmiştim. Ben onları kastediyorum...
Sayfa 219Kitabı okudu
Ben, rakı ve Büyükdere... Hayır olmadı. Büyükdere, rakı ve be... Ne şekle soksam, bu iki saat evvel aklımın alacağı şey değildi. Üstelik buradaki ben, bugün dört defa "beyefendi" olmuştum. Hayri Bey, Hayri Efendi, Hayri oğlum, falcı Hayri, saatçi Hayri, öksüz Hayri, şu büyücü Hayri, müsrif, ayyaş, esrarkeş Hayri, Pakize'nin kocası Hayri, baldızlarımın eniştesi Hayri... Şimdi bir de Hayri Beyefendi ortaya çıkmıştı. __Hayri Beyefendi, bir cıgara... Lütfen. __Teşekkür ederim beyefendi!
Sayfa 203Kitabı okudu
En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.
Sayfa 182Kitabı okudu
Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti: İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz.
Sayfa 181Kitabı okudu
585 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.