bir günün yalnızlığı burada bitiyor
saat 00.00 oldu
sonrası sensizlik dolacak
sensiz geçecek her saniye
her akrebin yelkovanı takibinde gözlerim yoluna bakacak
çığ gibi eriyeceğim, yağacağım kar gibi sensizliğin üstüne
kollarım seni arayacak
seni soracak tüm şiirlerim
gölgene sığınacağım geceyarıları
soğuyacak bedenim ve bir daha ısınamayacağım
seni koynumda bulduğum gecelerim kadar ısıtamayacak yatak yorgan
boşluğa konuşacağım hep
senin olmadığın tenhalıklarda karışacağım kim-sesizliğe
yürüyeceğim usul usul sevda ölülerinin yıkıntıları durağına
kalbim kırılacak bir ömür boyu
ve
sen bunu da biliyorsun kimse onaramayacak kırık kalbimi
senin o diri uçlu göğüslerin kadar beni kimse emziremeyecek
buna çocukluğum da dahildir
...
-
Geceden mum yaktım,
Kollarımız da melekler,
Senin dudağında bambaşka bir sevda,
Şuan öyle böyle hiç bir şey umrumda değil.
Gündüzleri bir kenara attım,
Yarın alır çöpçüler.
Ben senin dudağına varınca,
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yarim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir kara delikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
bazen aklıma geliyorsun, kimseyi inandıramıyorum. ateşi karıştırıp ısınmaya çalışırken arkamdaki duvara gölgen düşüyor, görmesem de biliyorum. parmağımla boşluğa saçlarını çiziyorum tel tel, saçların uzuyor ve bu görünmez resim hiç bitmiyor. delirmişim gibi bakıyor yanımdan geçenler, kendimi tutamıyorum…
korkuyorum, güzel sensin.
ciğerim mi yoksa