Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer ameliyat olmam gerekirse ve ben böyle bir durum yaşamama sebep olan şeyin ne olduğunu anlarsam, hayatta başına neyin geldiğini bilmek istemeyen veya tamamen görmezden gelen bir başka insana göre çok daha hızlı iyileşmem mümkün hale gelir. Ayrıca eğer hastalığımın bana verdiği mesajı anlamazsam, yapılan ameliyat veya uygulanan tedavi bu hastalığı geçirmiş gibi görünebilir ama daha sonra vücudumun başka bir yerine başka bir formda yansıyabilir.
Komşumun 16 yaşında kızı parkta dini nikah kıydırmış
Nikah dini ve resmi diye ayrılmaz nikah bir tanedir. Usul ve uygulanışı vardır. Nikah kıyma yetiksi, toplum tarafından veya devlet tarafından belirlenmiş bağımız karı koca ilan edecek nikahı kıyanın bir kişi, nikahın kıyılmasına engel durumların ve kişilerin araştırılması , gerçek şahitler, İki tarafın rızası gibi durumlar aranır. Evliğin
Reklam
Sokrates:
“Göründüğü kadarıyla, ikimiz de güzellik ve iyilik hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. O, hiçbir şey bilmediği hâlde bir şeyler bildiğini sanıyor, oysa ben hiçbir şey bilmemekle birlikte bunun bilincindeyim. Bu durumda, hiçbir şey bilmediğimi bildiğim için, az da olsa ondan daha bilgeyim sanırım."
Sayfa 36 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
Uykum firari, gecem firari, ben firariyim bu saatte. Ölüm bir soluk, bir nefes kadar yakın olmuş ensemde. Yürekli olsun, gerçekten olsun. Sevdamızın türküsü hiç bozulmasın. Hiç çözülmesin gözlerinin büyüsü. İntizar
Shakespeare dedi ki: Ben hep mutluyum neden biliyor musun? Çünkü hiç kimseden bir şey beklemiyorum. Beklenti her zaman zarar verir. Hayat kısa, bu yüzden hayatını sev ve mutlu ol. Gülümsemeyi sakın bırakma! Kendin için yaşa ve konuşmadan önce dinle. Yazmadan önce düşün. Harcamadan önce kazan. Dua etmeden önce inan. Vazgeçmeden önce dene. Nefret etmeden önce sev. Ölmeden önce yaşa.
Ruhumdaki boşluğu nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Hayata olan kayıtsızlığım öyle nüksetti ki şu bir kaç günde, nefesi bile zorunda olduğundan soluyor şu ciğerlerim. Geceyi gün, günü gece ediyorum. Uyanmak dahi gelmiyorken içimden, hayata karışıyorum mecburiyetten. Bir o yana, bir bu yana sürüklenip duruyorum ama inanır mısınız az önce attığım satırda ne yazdım onu bile anımsamıyorum. Yaşayan ben değilmişim gibi hissediyorum. Gülemiyor, ağlayamıyor, insanı insan yapan hiç bir hareketi sergileyemiyor, duygularımı hissedemiyorum. Bana ait bir anı, bir can yokmuş gibi, sanki doğduğum günden bugüne değin sadece etten bir duvardan ibaretmişim gibi.. Kurlu bir robot gibi yapmam gerekenleri yapıp, kayboluyorum boşlukta. Yalnızlaşmak istedikçe kalabalığın ortasında buluyorum kendimi. Yağmurdan kaçarken doluya tutuluyor, buna da katlanmak dışında bir şey yapmıyorum. Yaşamak istemiyorum. Elimi kolumu bağlayan prangalardan kurtulup hikayeme yakışacak en güzel sonu yazmaya çalışırken yakalıyorum parmaklarımı. Bile isteye kırıyorum kalemi ve kurtuluşumdan ediyorum beni. Bağlıyorum bileklerimi kırmızı iplerle. Gece sinsi bir yılan misali çökerken boğazıma, ölmeyi diliyorum usulca. Yalnızca ölmeyi. (Yazı şahsıma aittir.)
Reklam
Ölüm genelde vuku bulan bir olay, ama benim için sadece bir olasılık. Bu hileye bir teşvik değil mi? Evet, devamlı kendime hile yapıyor, kendimi kandınyo-rum. Zaten işte bu yüzden ölüm düşünülebilir ve yaşanabilir. Sorun derinleştirilmiyor. Bir nevi korumacı bir yaklaşıklık/ kestirim (approximation) söz konusu. Bunu komşumuza/ yakınımıza uygularmış gibi davranırız. Ben, bu kitabı ya­zarken konu benimle ilgili değilmiş gibi kendimi sorunun dışında tutuyorum. Beyimiz yüksek perdeden konuşuyor, beyimiz ölüm üzerine bir kitap yazıyor. Ölüm başkalarının alnına yazılmıştır ve o da başkalarının ölümü üstüne felse­fe yapıyor... Siz ve benim dışımızda herkes ölecek. Ölüm nutukları çeken ben. Bana ölüm hakkında sorular soran siz. Büyük bir güvenle, ölümü sadece yoldan geçenlerin başına gelebilecekmiş gibi düşünürüz. Asıl hile bu, ölümü sürekli bir sonraya bırakma, bir erteleme ile başkalarına uyarlamak. Bu da var olma zorunluluğu ile gerekçelendirilmiştir. Sürek­li olarak bu hileyi gerektirir. Jacques Madaule² “Öleceğimi biliyorum, ama buna inanmıyorum.” der. Biliyorum, ama buna şahsen ikna olmuş değilim. Buna tamamen ikna olsay­dım, kesin emin olsaydım, artık yaşayamazdım. Bu durum­ da, onu diğerlerine uyguluyorum. Başta, yakınımdakine... ² Jacques Madaule, Considération de la mort, Corréa.
Sayfa 23 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
Götürüm
Bir kor ateş gibi yandı gönlüm İki çeşme aktı sel oldu iki gözüm Bir Gönül yarasına Ben düşmezdim Bir çift göze yenildi şu gönlüm Çok çabuk Heba oldu şu genç ömrüm Bir tek çaresi var O da güzel bir ölüm Tabipler çare bulamaz bu derde İçime işlemiş çok sıkı bir kördüğüm Bu gerçekle yaşamak bitmeyen bir zulüm Bu zulmü başlatan sahte bir tebessüm Nasıl olsa bitmeyecek mi Zor da olsa Bu derdin tek çaresi sonsuz Götürüm
İnsan öleceğini biliyor ama yine de buna inanmıyor. Ölüm er­ telenebilir mi? Bir yandan, bir gün ya da bir başka gün ölmek kaçınılmaz bir şey. İnsan, ölmeye yazgılı bir varlık, bu kaçınılmaz. Diğer yandan, şu ya da bugün ya da ölmek asla zorunlu değildir. Mantıksal olarak, asla zorunlu değil, ama uzun vadede asla ölmemek de saçma olurdu. Bütün
Sayfa 19 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
Nilgün Marmara
Aydınlıkta köhneliği belirginleşen ve kentte ve konutta hiçbir şey neyse ben oyum. öylesine bağsız ve yeğniyim ki bu hafifliğin şiddetinin bedelini bir gün öderim diye düşünüyorum. sanki varoluş beni cezalandırmak ister gibi; yoğunluğundan bana düşen payını benden geri alarak bu yoğunluğa, olur olmadık herkese ve her şeye fazlasıyla katlayarak sunuyor. ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım yok. hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben. yere göğe zamana denize kayalara ve kuşlara da dokunan aynı tanrı değil mi? bu kutla tanrının yönetkenliğinde, olmayan ellerimle bir yok-tanrı'yı tutuyor ve ölçüyorum yokluğun ağırlığını. kefe'lerinden birine onun oylumu pekâlâ sığıyor, diğerine duygular, duyumlar ve düşünceler yığılıyor, işte yetkin eşitlik...her gün her gece bu eşitliğin bilgisiyle geçiyor. bir eskiciden satın alınmış bu teraziyi bir gün başka bir eskiciye vereceğim, o gün, tozanlarım her bir yana dağılıp toprağın suyun ölümsüzlüğüne eklemlenecekler ve ben özgürleşeceğim.
Reklam
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kimi gerçekten tanıyoruz?
Birbirimizi ne kadar iyi tanıyoruz? Çevremizdeki ailemizdeki insanlar hakkında ne biliyoruz, ne kadar biliyoruz? Şermin Yaşar birbirine çok yakın olan bir grup insanın aslında birbirine ne kadar yabancı olduğunu ustalıkla anlatmış. Ethem, Emin, Ekrem, Nurten, Hülya, Sevgi ve diğerleri. Hepsinin tek ortak noktası konuşmadıkları, bir şekilde birbirlerinden habersizce yaşadıkları durumlar. Bu kitap size tanıdığınız herkesi gerçekten tanıyıp tanımadığınızı sorgulatacak! Desem abartmış olmam bence. Kitabı bir günde bitirdim öyle ki okumadım yaşadım adeta. Yazarla tanışma kitabım oldu ve ben çok sevdim. Umarım sizler de bu güzel esere bir şans verirsiniz🩵
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,543 okunma
Ben bir şehirdeyim ki, Mesut akşamları Beyaz kuşlar taşır gagalarında. Ben bir şehirdeyim ki, Mevsim boyunca seni düşünürüm. Sen varken yalnız değilim bu şehirde. Oturup konuşabiliyorum, Hatta gezinebiliyorum sokaklar boyunca. Ya sen olmasan?
Ölüm sadece akıl almaz değil, aynı zamanda dayanılamaz- dır da. Yaşamı hiçleştirendir. Öyleyse yaşam yayı neden ölüm tarafından gerilmiş halde? Yanıt biraz karmaşık ya da bugünki söylemle, diyalektik. Karşısavın diyalektik rolü bu. Bergson tuhaf ama çok da de­rin biçimde, gözün pekala görme organı olduğunu, gözleri­miz olmadan elbette
Sayfa 15 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
Ölümün Hayır’ı ile doğumun Evet’i karşılaştırılabilir mi ?
Karşılaştırıyoruz çünkü insan hayatını bu iki uç arasında uzun bir çizgi gibi düşünüyoruz. Biri solda diğeri sağda. Bir simetri efsanesi, uzamsal bir mit. Nasıl ki şömine üstü süslerinde iki şamdan arasında gidip geliyorsa bir saatin sarkacı, aynen öyle. Ama yaşam zamandır. Zaman mekana yayılamaz. Biri önce yaşanır, diğeri sonra. Ölüm geldiğinde
Sayfa 13 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.