Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kocamla yaptığım konuşma :D
Geceleri uykumdan uyanıp da yanımda kendimi görünce korkudan aklım çıkıyor. Onca yıllık kendimim, hala kendime alışamadım. Yani ben henüz kendimle ilgili oryantasyon sürecimi tamamlayamamışken bir başkasına alışmamı beklemek delilik olur...
Ben hem sise, hem çamura alıştım Senelerdir bu acıyla buluştum Mutluluk ne zaman çıksa karşıma Yalnızlık bir zindan, çöker başıma
Sayfa 25 - Timaş Yayınları
Reklam
Bu hasret, bu hicran zelzelesinden Beni kurtarmaya gücünüz yetmez Çünkü mutsuzluğun mekteplerinde Istırap dersleri alıyorum ben
Sayfa 23 - Timaş Yayınları
Sorularimiz ve kim oldugumuz
beynimdeki tek soru, gözlerimi açtığımdan beri 'neden böyle bir yaratık haline geldim?' sorusuydu. zaten hepimiz kendimizi sorduğumuz sorulara göre belirleriz. tercihlerimiz sorularımızdan gelir... 'nasıl?' sorusunu soranlar gerçek hayatın gerçek uğraşların en iyi öğrenenleridir. bilimle, sanatla, dünyayı 'dünya'
TH: "Senin gibi adamlar siyasetten yüz çevirdikleri için bu kadar kötü yönetiliyoruz. Sen de mükemmel bir vezir olmak için gereken tüm vasıfların bulunduğu kanısındayım." ÖH: " Yönetmek için gereken vasıflarla iktidara gelmek için gerekenlerin aynı olmadıklarını düşünüyorum. İşlerin iyi idaresi insanın kendini unutup sadece başkalarıyla özellikle de en muhtaç durumdakilerle ilgilenmesini gerektirir; Oysa iktidara gelmek için insanların en açgözlüsü olup kendinden başka hiçbir şeyi düşünmemek, en yakın dostlarını bile ezmeye hazır olmak lazım... Ben iktidar istemiyorum."
Matematik
Düşün! Bize, matematik dünyasının doğası ve sonsuz olduğu öğretildi. Bunu kabul ederim, 1'den sonra 2 gelir dendi. Bunu da kabul ederim. Ama sonra, 1 ile 2 arasındaki sonsuzluğu düşündüm. Peki nereye gitti? İrrasyonel sayılar varken bir sayıdan sonra diğer bir tam sayı nasıl yapılabilir? Eğer 1'den sonra virgül konursa ve bunun da kıçına sonsuz sayı konabiliyorsa 2 nasıl gelir? İşte! Soru bu! Yanıtsız bir soru. Ve işte matematiğin hatası! dolayısıyla matematik yok. Onun üzerine kurulu dünya düzeni yok... Ama ben anlayabiliyorum. Bu sorunu anlayabilirim. Ve o zaman ortaya çıkan rakamları çıkarır. Yani hiçbir sayı tam değil. Hepsi tama yaklaşıyor. Ama varamaz. Demektir ki, 1,999...9'u bize 2 diye yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız. Ve dünya da aslında tam gibi görünürken, aslmda bir mantıkellik harikası. İşte bunun için hayat yoktur. Olsa dahi o da mantık dışı! Yani anlamsızdır. Ne bir başlama nedeni, ne de bir oluşum nedeni vardır. Evrendeki uçuşan değişkenlik bir irrasyonellik. Tabiî ki dünyanın bir anlamı olması gerekmiyor. Belki de onu anlamlandıran canlı yaratıklar sahibi yaratıklardır. Ama onların da bizi getirdiği nokta ortada!
Reklam
Bu da aynı, diye geçirdim içimden. Bir gün dediklerimi değil, demek istediklerimi anlayacak bir erkek çıkmayacak mı karşıma! Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar zor mu? İlle de, ben bu hayattan bıktım, türünde sözler mi etmeliyim? İşim çok dediğimde, bana sahip çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri… Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır!
"Çünkü ben kendimi hâlâ Pál sokağı çocuğu olarak görüyordum. Siz beni aranızdan atmış olsanız da bu böyleydi: Çünkü beni dışlayabilirsiniz ama yüreğimde olanları değişteremezsiniz."
Sayfa 153Kitabı okudu
Seni pohpohlamaya çalıştığımı sanma! Hüda'dan başkasına övgü düzmeyecek kadar güçlüyüm ama Hoca Ömer bir imparatorluk ne kadar geniş, ne kadar kalabalık, ne kadar bolluk bereket içinde olursa olsun; hep adam kıtlığı çeker. Dışarıdan baktığında kuldan, karınca yuvası gibi kaynayan meydanlardan, yoğun kalabalıklardan başka bir şey göremezsin. Ama ben zaman zaman savaş nizamında ilerleyen ordumu, namaz saatinde bir camiyi, çarşıyı hatta kendi divanımı seyreder ve şunu sorarım kendi kendime; "Şu adamlardan bir marifet, bir bilgi, bir sadakat örneği, bir şahsiyet belirtisi istesem her saydığın vasıfla birlikte çevremdeki kitlenin seyreldiğini,eridiğini ve giderek kaybolduğunu görmez miyim? Yalnızım ben Hoca Ömer... İflah olmaz bir yalnızlık bu... Divanım da boş, sarayım da... Bu şehir, bu imparatorluk ıssız... Sanki bir elimi hep arkamda gizleyerek alkış tutmak zorundaymışım gibi geliyor. Senin gibi adamları bırak Semerkant'tan getirtmeyi böyle adamları bulmak için Semerkant'a kadar bizzat yürüyerek gitmeye razıyım...
“İnsan ancak kendisi, içindeki ıstırabın köklerini kurutabilir. Diğerleri ancak acıyı azaltmakta yardımcı olabilirler ama nedeni yok edemezler, ki bu neden de insanoğlunun yoğun ve sınırsız gafletidir.”
Reklam
"Ben başkalarının beklentileri doğrultusunda, onların ben­ den beklentilerini gerçekleştirmek için yaşıyorum! Peki ben ne istiyorum? Ne istediğim kimsenin umurunda değil ve ben de ne istediğimi bilmiyorum.Öfkeli, gergin, stresli bir yolculuğun içindeyim.Hayat bu mu?"
Bu kimseyi ilgilen­dirmezdi. Kendi kendimi onaylayarak, özel zamanımda ne yapacağıma ben karar veririm, diye düşündüm.
Paltom yoktu. Üç kazak üst üste giyiyordum. Tanrım, dedim. Tanrım, ne iş? Bu mu istediğin? Bunun için mi getirdin beni dünyaya? Doğmayı ben istemedim benim parmağım yok bu işte. İyi bir Hristiyan olmanın, on iki yıllık Katolik doktrininin ve dört yıllık Latince'nin karşılığı bu mu?
Sayfa 6
"Su, suya uzaktan aktıkça, tatlı ve devamlı bir şırıltı duyulur; fakat birleştikleri zaman ne ses kalır ne de sadâ... Gerçi ben de bir taraftan dolan bir taraftan boşalan bir havuz gibi, sonsuz bir alıp vermenin şekvasına mahkumum. Fakat ne sızıldanış, ne velvele ne bir feryadımı duyan var; zira suyum, oluk gibi, çeşme gibi uzak ve ayrı bir yerden akmıyor, kendimden kendi içimden kaynıyor. Bu yüzdendir ki sesimi duyan yok."
En kötüsü de namussuzların iyiliğidir.
En çok nefret ettiğim erkekler bana öğüt vermeye kalkışanlar ya da beni yaşadığım hayattan kurtarmak istediğini söyleyenlerdi. Onlardan daha çok nefret etmem, benden daha iyi olduklarını ve yaşamımı değiştirmek için bana yardımcı olabileceklerini sanmalarındandı. Şövalye gibi görürlerdi kendilerini; başka koşullarda oynayamadıkları bir roldü bu. Benim düşük bir insan olduğumu anımsatarak, kendilerini soylu ve üstün hissetmek isterlerdi. Kendi kendilerine, ''Ne harika bir insanım ben. Şu sürtüğü çok geç olmadan bataktan çıkarmaya çalışıyorum,.'' derlerdi. Onlara bu rolü oynama fırsatı vermezdim. Her Allah'ın günü beni döven bir adamla evliyken hiçbiri beni kurtarmaya yanaşmamıştı. Aşık olma aptallığım yüzünden kalbim kırıldığında da hiçbiri yardımıma koşmamıştı. Bir kadının hayatı, gerçekten acınacak bir hayattır. Oysa bir fahişe, biraz daha iyi durumdadır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.