Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
398 syf.
8/10 puan verdi
Bir Christie hayranı olarak biraz temkinli başlamıştım romana. Bir defa bir Agatha Christie romanı için fazla kalındı. Bu bir şüphe yaratmadı değil. Okumaya başlayınca hemen gözünüze çarpıyor sebebi. Christie cinayetlerinde mutlaka fazla fazla karakter ve hemen her birinin de katil olma potansiyeli ve sebebi vardır. Bu roman da aynı şekilde kurgulanmış. Ama yazar bir şey daha yapmış, ki bence iyi olmuş, karakter analizi... Karakterlerin ruhlarına inebiliyorsunuz ki Agatha Christie karakterleri daha yüzeysel betimleyip olay örgüsüne yoğunlaşır ki bu sizin "küçük gri hücreleriniz"i çalıştırmak zorunda kalmanız demek. Bu romanda ise karakter detaylarından katili tahmin etmek daha kolay geldi bana, ki bu kötü bir şey değil elbette. Psikolojik açıdan karakterleri işleme yönü ağır basan bir yazar olduğu açık Hannah'ın, bence takibe değer.
Monogram Cinayetleri - Agatha Christie
Monogram Cinayetleri - Agatha ChristieSophie Hannah · Altın Kitaplar · 201496 okunma
Reklam
272 syf.
7/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Hakkında birçok yorum yapıldığı için başlarda önyargı ile yaklaştığım bir kitaptı. Çok kolay okunan , sürükleyici bir kurgusu var. Distopya gibi anlatılsa da romantizim ağır basıyor. Sanırım 2. kitaba hazırlık kitabı olmuş bu nedenle biraz da ticari kaygılar ile uzatılmış diye düşünüyorum. Aslında ilk kitap daha kısa tutularak tek kitapta da anlatılabilinirmiş. Ancak konu kolay okunduğundan sıkılmadan bir günde bitiyor. Biskop'un herkesin ideal kahramanı olduğu yorumlarına katılmamam mümkün değil. Müthiş sabırlı ve anlayışlıydı. Keşke gerçek hayatta da olsa dedirtti. Konusu nükleer savaş sonrası hayatta kalma mücadesi veren topluluk 2 ye bölünür ve uzun yıllar savaştıktan sonra her 2 tarafın gençlerini evlendirerek barışı sağlamayı hedeflerler. Bizdeki berdele benzer bir yapı var. Zoraki evliliklerin oluşturduğu baskı, ailelerin hayatımızdaki rolü gibi alt başlıklara değinse de daha çok IVY ve Bıskop arasındaki ilişki ağırlıklı anlatılıyor. Kitap öyle bir sonla bitti ki 2. kitabı merakla bekliyorum. Sanırım 2. kitapta distopya daha fazla olacak. Umarım gençler çitlerin arkasında okyanusları keşfeder. Kitabın kapak tasarımı ve kitaba özel ayraç çok güzeldi.
Kurucunun Kızı
Kurucunun KızıAmy Engel · Yabancı Yayınevi · 20153,172 okunma
(jackie Collins adlı yazarın Şen dullar adlı kitabının eleştirisi. Sitede kitap yüklü olmadığı için ileti olarak paylaşmak zorunda kaldım.) Yazarı 1000 kitap'taki bir haberde tanıdım. Yazarın ölüm haberiydi bu haber. Bu üzücü haber benim yazarla tanışmama vesile oldu. Kadın ölümüyle bile okur kazandı. Bir yazarın en çok istediği şeylerden biri de
243 syf.
7/10 puan verdi
Yazarı 1000 kitap'taki bir haberde tanıdım. Yazarın ölüm haberiydi bu haber. Bu üzücü haber benim yazarla tanışmama vesile oldu. Kadın ölümüyle bile okur kazandı. Bir yazarın en çok istediği şeylerden biri de bu olsa gerek. Öldükten sonra da okunmak... Yazarın üslubu Harold Robbins adlı yazarla benzerlik gösteriyor. İkisi de benzer vakitler kitap
Şen Dullar
Şen DullarJackie Collins · Kelebek Yayınları · 19839 okunma
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Reklam
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Öyle hastalar var ki, babası ölmüş, annesi, en az yetmiş yaşında. Artık bırakın evladına bakmayı, kendine bile bakamayacak durumda. Tek endişeleri bizden sonra ne olacak. Evet maalesef çok acı bir gerçek. Bir tanıdığım anne yetmiş üç yaşında, iki evladı da hasta. Biri kız, biri erkek. Anne şeker ve tansiyon hastası. Tek üzüntüsü; "ben
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.