Faik Baysal
Muharrem Dayanç:
"Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Ebrar 2126
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
Mutlu son?
Bir efsaneye göre bir kadın bir adama aşık olmuş. Ama ne kadın ne adam bunu fark edememiş. Yaşadıkları duygu yoğunluğu o kadar duygusuz yapmış ki onları aşkı görememişler.
Ailesinden inanılmaz derecede sevgi almış, güzel, kibar bir kadın varmış. Annesi ve babası birbirine çok aşık bir çiftmiş. Bir erkek kardeşi ve bir ablası varmış. Ablası
Güngörmez
"Hiç sevmem kışları" derdi. Neymiş üşürmüş de kalın giymek zorunda kalırmış. "Hahh" dedim içimden. "Yazın da, kışın da mahallenin en pejmürdesi sensin..." Bunları o zamanlarda çok yakın olup da sevemediğim, şimdilerdeyse rahmetli olan canım arkadaşıma söylerken yıl 1995 aralığın 17'siydi.
Şimdiyse 2006 yazının
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
içten gelen.
Değerli 1k üyeleri içimden gelen bazı şeyleri sizinle paylaşmak istiyorum.
Bu gün akşam saatlerine doğru şehirden evime doğru gelmek için yolcu minibüsüne bindim. Evet bildiğimiz o eskiden olan yolcu minibüsleri hani şu her gün köyden şehre, şehirden köye gidip gelenlerden. Benimle beraber 12/13 adam vardık minibüste selamlaşma faslından sonra
Bir Barış abi geçti bu dünyadan...
Ne mutlu ki bizim çocukluğumuz bu güzel
yürekli adamın programları ile geçti. Aradan yillar geçmesine rağmen şu an bile onun yaptığı gibi kaliteli bir programlar göremiyorum. Pazar günleri oturup ailecek
"Adam olacak çocuk" programınt izlerdik. Dünyayı tanımak için "Barış Manço ile 7'den 77'ye"yi Türkiye'nin güzelliklerini tanımak için dere tepe Türkiye"yi gezip bize
güzelliklerini seyrettirirdi.. Kaç şarkıcı daha vardır acaba "Süper Babaanne" diye şarkr
yazan? Kol düğmeleri ile yalnızlığı aynı kutuya koyan kaç söz yazarı daha vardır? Halen şu zaman bile günümüz
çocuklarının dilindeyse şarkıları eğlenceli klipleri kazınmışsa zihinlere işte büyük sanatçı budur..Özlüyoruz seni Barış abi. Senden sonra barış gelmedi birdaha. Hani
diyordunya "Unutma ki dünya fani, veren Allah alır canı, ben nasil unuturum seni...' Unutmadık biz seni..
Mina Urgan'ın gözüyle Sait Faik'in aşk hayatı
Sait Faik’i 1940’ta Nurullah Ataç sayesinde tanıdım. Benim gibi Büyükadalı olan Nurullah Beyle, iskeleye inen yolun sağındaki kahvede otururken, Burgaz’a gidip Sait Faik’i görmemizi önerdi. “O da kim?” diye sordum. “Türkiye’nin en iyi hikâye yazarı” dedi.
Daha sonraları Sait Faik’i okur okumaz, bunun ne denli doğru olduğunu anladım.
Benim BABAM Bu Yaşımıza Kadar Boğazımızdan Haram Geçirmedi Başımızı Öne Eğdirmedi Ne Ele Muhtaç Oldu Nede Bizi Muhtaç Etti Bu Dünyadan Aslan Gibi Bir Adam Geçti "Allahım" Seni Cennetiyle Müjdelesin Baba...