1894, SELANİK Bir gün Mustafa'yla okuldan dönüyorduk. Birden boş, yıkık dökük bir arsanın ortasında birbirdir oynayan arkadaşlarımızı gördük. Ben, "Hadi biz de oynayalım," diye atıldım. Mustafa kararlı bir şekilde, "Ben oynamam," deyince bozuldum, "Hadi be nazlanma,'' diye karşılık verdim. "Oynamam dedim ya!"