Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu bir tür kabus gibi, ancak algıları hesaba katarsak kısmen gerçek tümü, uyanıp 'ne kabustu!' diyemiyor; dayanılmaz derece yoğun ve saatlerce sürebilecek kadar güçlü, huzurlu olmasına engel büyük bir talihsizlik içinde kapanıyor gözleri, karar veremiyor bir türlü: Kabul edilemez olanı geçip gitmesi için basit bir kabus olarak mı düşlemeye çalışıyor, yoksa algılarının üstünde yalın gerçekler mi tüm bunlar?
"İstemiyorum bu kadar basit. Arzularıma rağmen, deli gibi istememe rağmen bazı şeyleri, istemiyorum. Bu böyle olmalı."
Reklam
"İnan bana, bu çamurdan yaratılmış, basit bir et ve kemikten oluşan şu fani bedeninin ağırlığı ne kadar olursa olsun, bunun hiçbir önemi yok. Çünkü bana göre senin kalbin, bir balporsuğu kadar hafif ve karşı çıkılamayacak derecede saf iyilikle dolu, Yabanmersini. Sen bir kadar hafifsin. İnsan sevdiği ve sevildiği kadar ağır ve bir o kadar hafif."
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
Büyük aşklara örnek gösterilecek kadar destansı bir aşk hikayemiz yok, kitaplara da girmeyeceğiz ama birbirimizi hep aynı nahiflikte, aynı güzellikte seviyor ve basit şeylerin büyük mutluluklarına inanıyoruz. Yan yanayken bu dünyada sadece biz varız.
Babam ve oğlu?
Babam: Sen çok tehlikeli bir adamsın. Gözün dönmeye görsün bu evi de satarsın, bırak satmayı yakarsın bile. Onu bırak sana bir şey de söylenmiyor artık. Ne yapacağın belli değil. Ben: Sadece babamla iletişime geçme güdüsüyle sigara koktu ya canım çekti dedim diye işittim bu lafları. Sigara içiyorum falan diye de değil. Artık her muhabbet bir şekilde bu durağa uğruyor, kuyruk sokumuma… Uzun bir süredir bu aile evinin hiçbir zerresine ait hissetmiyorum kendimi. Bana bir şey söylenememiş hali bu yani düşünün. Yukarıda öyle demişti ya. Kırgınım… Evet çok dargınım, ama yaratıcıya… Şu herifin ağzına tıkayacak kadar miktarı dahi bana çok gördü. Milletin ayağına takoz düşer bir ton tazminat alır, biz boynumuzu kırdık üçün biri dahi yok. Herkes sanıyor ki tüm bu olanları çok olgunca ve ondan beklenilemeyecek denli düzgün karşıladı babam. Bilakis hakikat bu değil, ne yazık ki… Hatta şöyle söyleyeyim beni evden atmama sebebi; anneme giden yolun benden geçiyor oluşu ve o da bunun farkında. Neyse, tüm sebep bu. Oldukça basit ve içinde bir gram bile benimle alakalı bir şey barındırmayan s*ktiğimin sebebi bu işte. Odamdan çıkmıyor değilim yani sadece saklanıyorum. Çünkü et ve kemik çerçevesinde sadece varım burada. Bir gün bu borcu ona yani babama ödeyebilirsem, cidden gözüm açık gitmeyeceğim bu mavi ucube küreden. Dörtte üçü su, dörtte biri karanlık top!
Reklam
Bâyezid-i Bistâmî
Bâyezid-i Bistâmî
Bu kadar zahmet ve meşakkate, sıkıntıya katlanarak aradığımı annemin rızasını almakta buldum. Çok basit gibi gelen anne rızası, bütün işlerin evvelinde lazımdır.
sadece seni görmek istiyorum güneş batarken. bu kadar basit güneş batarken seni görmek istiyorum, başkaca bir şey yok. • john berger
Sessizliğin Huzurunda: Sadelik ve Mutluluk
youtu.be/qPt-PiKBs94?si=... Hayatın telaşı içinde kaybolmak gerçekten artık çok kolay, ancak sessizliğin derinliklerinde gerçek bir huzur bulabiliriz. Belki de mutluluğun anahtarı, sade ve sessiz bir hayatta yatıyordur. Ne dersiniz? Gürültünün ve karmaşanın ortasında sessizliği bulmak, içsel dengemizi ve huzurumuzu bulmamıza
"Sadece seni görmek istiyorum güneş batarken. Bu kadar basit. Güneş batarken seni görmek istiyorum, Başkaca bir şey yok."
Reklam
Sulamadığın solar, aramadığın unutur, ilgilenmediğin ölür bu kadar basit..
AKASYA (Acacia)
Ankara - Sincan Pınabaşı koşu yolu. 750M. Çekim Nisan. Genellikle ağaç, ağaççık veya çalı halinde olan akasyanın doğal türlerine tropik bölgelerde, özellikle de Avustralya, Amerika, Güney Afrika ve benzeri yerlerde rastlanır. 500 kadar türü vardır. Hızlı gelişmeleri nedeniyle ağaçlandırmada, özellikle doğal yetişme ortamları dışında ılıman iklimlere sahip olan yerlerde, örneğin Akdeniz çevresinde kumulların durdurulmasında ve şehirlerde süs bitkisi olarak yaygın bir şekilde kullanılımaktadır. Türkiye’de hiçbir doğal taksonu yoktur. Ülkemize ithalat yoluyla getirilen ve yaygın olarak bulunan türleri ise, Acacia saligna (Kıbrıs akasyası), Acacia dealbata (gümüşi akasya) ve Acacia farnesiana (amber akasyası) şeklinde sıralanabilir. Binlerce yıllık doğal seçilim yoluyla Anadolu'nun her yerine uyumlu başta meşe ve ardıç gibi sayısız yerli tür dururken, 100, 300, bin yıl sonra ülkemize getiri ve götürüsü ne olacağı belli olmayan türlerin böyle yaygın olarak kullanılması elbette çok üzücü. Ve bu türlerin ülkemize getirilmesi ise çok basit ama önemli bir sebebe dayanıyor. Nasıl ki, ülke tarım ve hayvancılığı kasıtlı olarak yok edilip bir kaç kişiyi et ithalatı yoluyla zengin ediyorsak, sanki ülkemizin doğal türleri yokmuş gibi Afrika'dan, Avustralya'dan akasya ve diğer fidan ithalatı da devlet / milet kesesinden gizli ortakları zengin etmek için yapılmaktadır.
İçimizdeki insanlık= İçimizdeki şeytan olmuş
İnsanlara cidden alerjim varmış gibi reaksiyon gösterip aralarından o tek tük olanları nasıl bu kadar sevebiliyorum onu düşünüyorum. Şey bir de o kadar değer verip ona rağmen sonradan herkesleşmelerini? İnsana, insan sevme yasağı çıkartırıyorlar. Biliyor musun hem çok basit düşünüyorlar hem de sıkıcılar, olmaması gereken en berbat özellikleri
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.