Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Herkesin kafasında kalıplar var. Ya kahraman ya aldırmaz ya da korkaksındır. Yaşadıklarımız nasıl bu kadar yalın, basit, tek kelimelik ifadelere sığar?
Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?
Reklam
Öncelikle de, dünyadaki yetersiz beslenen insanların yaklaşık dörtte üçünün kırsal bölgelerde yaşaması gibi en önemli olgudan hareket etmek gerekiyor. Kırsal bölgelerde yaşayanların arasında çoğunlukla, yetersiz ekipmana, elverişsiz yerleşim yerlerine ve konutlara sahip köylüler var; aynı, kentlerde yaşayan ve kendileri kadar yoksul olan tarım
" ...Bende cevaplar aramaya başladım.Sorular çok saçma,basit,çocukça sorular gibi görünüyordu.Fakat elimi atıp cevaplandırmayı denediğim an bu soruların çocukça,saçma değil de var olan en yaşamsal hatta derin sorular olduğuna ne kadar uğraşırsam uğraşayım bunlara cevap bulamayacağıma emin oldum.
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
"
Neden bazen basit sıradan bir doğa parçası bir ressam elinde öyle bir ışık halesiyle süslenmiştir ki, hiçbir bayağı izlenim edinemezsin,; tersine, bir zevk duymuş gibisindir; bunu seyrettikten sonra çevrendeki her şey daha sakin, daha uyumlu akmaya başlar. Yine bazen aynı doğa parçası niçin bir başka ressam elinde idi, çirkin gibi görünür. Oysa bu ressam da öteki kadar doğaya bağlı kalmıştır. Ama hayır , bunda herhalde ışık veren bir şey eksiktir. Doğa da böyle değil midir? Doğa görüntüsü ne kadar güzel olursa olsun, gökte bunu aydınlatacak güneş yoksa, daima bir şeyler eksikmiş gibi görünür.
Sayfa 122 - Multılıngual Yabancı Dil YayınlarıKitabı okuyor
Kasabın oğlu Memet. Beşinci sınıfta. Kuzu otlatmayı sever dağda bayırda. Fakat ilçeye taşınalı minicik bahçeli bir evde oturur. Yıldızları bile göremez çokluk. Belki bir gün insanların sevdiği şeyi yaptığı bir devir gelecek, belki bir gün kitaplardaki hiçbir bilginin hükmünün kalmadığı bir zaman gelecek. Fakat Memet için bunların önemi olmayacak.
Reklam
Bugün Müslümanlar, belki de dünyanın her yerinde, şu veya bu tonda, şu veya bu bağlamda şu soruyla karşılaşıyor: Siz ne istiyorsunuz? Basit, yalınkat bir cevapla: "Sadece Müslümanca yaşamak." denildiğinde şaşkınlık yaşanıyor. Peki, böylesi basit bir talep için bu hengâme niçin? Bu vaveyla bu kadar basit bir talep için mi koparılıyor? Bu basit cevap karşısında şaşkınlık yaşanıyor, ama öte yandan bu kadar basit bir dilekte bulunan birinin dünyanın çoğu yerinde zindanlara atılması, işkenceye uğratılması umursanmıyor. Bunlar olağan görülebiliyor.
Birkaç hafta zarfında şehri ve civarını gezdim. Ahalisini gözden geçirdim. Hayatımda bu kadar inkisara uğrayacağımı tasavvur edemezdim. Memleketin bende bıraktığı yegane intiba basitlik oldu. Burada tabiat basit, muhit basit, halk basit, hulasa her şey basitti... Benim gibi karmakarışık ruhlu bir adamın böyle yerlerde ne hale gireceğini tasavvur et. Ahali manasız ve fesattı. Bilir misin Güzin, bambu bastonlar olur, ben onları çok severim; çünkü bünyelerinde değişiklik vardır, düz değildirler... Bir de hezaren bastonlar vardır. Bunlar düz olmakla beraber ağaçları asildir, temizdir, onun için iyidirler. Bazen kavak ağacından da baston yaparlar... Düşün ne berbat şeydir bunlar!.. Düz, basit, sonra da nevileri adi. Hadi bunlara da saf oldukları için tahammül edilebileceğini farz et!.. Ya içleri de kurtlu olursa?.. İşte burada halk idi, alelade ve çürük ruhluydu. Anadolu'da işsizliğin doğurduğu yagane iş olan dedikodu, almış yürümüştü. Mektep muallimi hususi muhasebe memurunu, tapucu savcıyı, malmüdürü şube reisini çekiştirir, on dakika sonra da kahvede beraberce tavla oynayıp garson kızlara sarkıntılık etmekten sıkılmazdı. İlkmektep müdürü müfettiş olmak için çalışırdı, çünkü alacağı harcırahlarla, çalgılı kahve kızları uğruna girdiği borçları ödeyecekti... Belediye reisi mebus olmak için faaliyet gösterirdi, çünkü şimdi diş geçiremediklerinin. zaman tepesine binecek, ahbaplarına caka satacaktı...
Sayfa 117 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Ah, ne kadar basit ve safça bir aldanıştır bu, ne kaba bir aldatıdır!
Ama ben birey olarak, insanlığın ortak beğenileri uğruna düşüncelerimi saklayamam. Bir şeyi beğenmemişsem beğenmemişimdir, bu kadar basit. Diğer insanlar bir şeyi beğeniyor diye onları taklit etmem için hiçbir sebep yok.
Reklam
Bence mühim olan ne kadar hissederek yaşadığın , yeryüzündeki bu sınırlı zamanının ne kadar tadını çıkarabildiğin. Hayatımız bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçerken, başarılarımızın peş peşe eklendiği bir slayt gösterisi izleyeceğimizi hiç sanmıyorum. Öldükten sonra kimse bizi işe almayacak sonuçta, yanlış mı düşünüyorum? Hayatımızı ,gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmediğimiz idealler peşinde tüketmeyi değil ,yaşamayı savunuyorum. Büyük hayallerle çok zaman kaybettik , artık basit şeylerin zamanıdır.
Bin yıllık şehrin eteklerinde, dünya­nın basit bir yer olduğu ve mutluluğun herkesin anında erişebileceği kadar yakın olduğu düşüncesini öğreten bir filozof yaşarmış. Hayatından memnun olmayan genç bir adam, konunun özü­ne inebilmek için bir gün bu filozofun kapısını çalmış. Bu genç adam dünyanın çelişkilerle dolu kaotik bir yer olduğunu düşünür ve kaygılı gözlerle gördüğü dünyada mutluluk ona man­tık dışı gelirmiş.
Küçük bir çocuğun güvenini kırmak, bir camı kırmak kadar basit değildi çünkü çocuklar, hayata güvenerek başlardı, insanlara inanarak ilerlerdi. Defalarca güvenleri boşa çıksa da umursamazlardı. Nadir'in güvenini, binlerce camı parçalar gibi kurmuşlardı ve o artık dünyaya kırık bir camdan bakıyordu bu yüzden bize güvenmesini bekleyemezdik.
"Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?"
Sayfa 232 - DestekKitabı okudu
Evrimin Kısa Tarihi
Başlangıçta... Mütevazı başlangıçlar... Yaşam çamur birikintilerinde kımıldanmaya başlayıp balıklara, sürüngenlere ve nihayet memelilere doğru evriliyor. Ardından sahneye insanlar çıkıyor ve gezegeni kolonileştirmeye başlıyorlar. Başlangıçta sümüksü madde vardı. Darwin'in, insanların insansı maymunların soyundan gelmiş olabileceğine yönelik
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.