Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Türümüz akıldan bu kadar mı yoksun, tarafsızca sevmeyi bu kadar mı beceremiyor, kendini korumanın en basit gerekliliklerine karşı bu kadar mı kör ki, aptalca zekâsının son kanıtı, gezegenimizdeki tüm yaşamı imha etmek olacak? Çünkü sadece insanlar değil, kimsenin onları komünist ya da anti-komünist olmakla suçlayamayacağı hayvanlar ve bitkiler de zarar görecek.”
Sayfa 33 - Say YayınlarıKitabı okudu
Parayı kim kontrol ediyorsa, devleti de o kontrol ediyor. Para kiminse, devlet onundur. Bu kadar basit.
Reklam
Feminist Teori
Bugünkü sosyolojik araştırmalar şunu gösteriyor: Kız çocukları liseye kadar erkeklerden daha başarılı olsalar da liseden sonra erkeklerden daha az başarılı oluyorlar. Yani herhangi bir üniversitede herhangi bir bölümün kalitesi arttıkça, oradaki kızların sayısı azalmaktadır. Feminist kuram bu tarz bir olayı kadının ikinci plana atılmasına veya
Sayfa 288
Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?
Gençlere Öğütler
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. — Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. — Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
İnsanoğlunun bu hastalığı o kadar üzücü ki! Sıradanlığını yaldızlı yalanlarla gizlemeye çalışması, iki boyutlu basit ruhunu üç boyutlu bir labirent gibi göstererek pazarlaması o kadar üzüyor ki beni...
Sayfa 259 - Doğan Kitap Yayınları. Karakter: KayraKitabı okudu
Reklam
BAŞKASININ AYNASI
Lacan’a göre, bebeklerde “aynalama” adında bir evre vardır. Bir bebek yaklaşık olarak bir yaşına kadar kendisini dış dünyadan ayırt edemez. Yani, dış dünyadaki her şeyi kendisinin bir uzantısı sanır. Ne zaman ki bu bebek bir aynanın karşısına geçsin, o zaman kendisini dış dünyadan ayırt etmeyi, yani bir benliği olduğunu öğrenir. Burada Lacan’ın
Sayfa 132
"...ama içten içe yaralanmış­tım."
Çocukluğumun ilk yıllarından net bir şekilde hatırladığım sadece bir sahne var, belki sen de ha­tırlarsın. Bir gece hiç susmadan 'su istiyorum' diye ağlıyordum, susadığımdan değildir ya büyük ih­timalle biraz sinir bozucu olmak ve biraz da ken­dimce eğlenmek içindi. Çok sert birkaç tehdidin işe yaramaması üzerine beni yatağımdan almış, avluya bakan balkona taşımış ve kapıyı kilitleyip bir süre pijamalarımla orada yalnız bırakmıştın. Bunu yapa­rak hata ettiğini söylemeye çalışmıyorum, huzurlu bir gece için belki de tek çözüm buydu ama beni yetiştirme tarzının ve üzerimdeki etkinin nasıl bir özelliğe sahip olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Bu olay sonrasında bir süre için gerçekten de uyumlu bir çocuk oldum sayılır ama içten içe yaralanmış­tım. Yapım gereği, su istemek gibi basit bir harekete kapı dışarı edilecek kadar kor­kunç bir şekilde karşılık verilmesini birbiriyle bir türlü bağdaştıramadım. Yıllar sonra bu dev ada­mın, babamın, yani mutlak otoritenin her an odama öylece girip adeta sebepsiz yere beni yatağımdan alarak balkona çıkaracağını, onun için ne kadar da önemsiz göründüğümü düşünerek acı çektim.
Giden mi suçludur yoksa kalan mı? Kimine göre giden, kimine göre kalan !.. Kimisi gideni kalan göndermiştir der, kimisi giden kalanı hiç sevmemiş. Kim ne derse desin her ikisi de suçludur aslında. Giden kalandan sıkılmış, kalan gidene göz yummuş. Hepsi bu... Belki bu kadar basit değil ama bu kadar net.
"yaşam bir mücadeledir, öyle olmalı , mücadele yoksa hayat da yoktur, bu kadar basit."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.