Yazarın okuduğum ilk kitabı. Bu kitabı merak etmemin sebebi kitaptaki Mabel karakteri. Mabel Matiz’in sahne ismine ve bildiğim bir kişinin de bebeğinin ismine ilham olmuş karakter. Fakat beklentimi pek karşıladığını söyleyemem. Ben kitapların sonlarının etkileyici olmasını isterim belki de bu sebepten bu kitaptan beklediğim hazzı tam olarak alamadım. İç savaş dönemlerinin anlatıldığı bölümlerde zaman zaman sıkılmış olsam da teknik anlamda başarılı olduğunu belirtmeliyim.Karakterler de çok iyi analiz edilmişti ve çocukluktan yetişkinliğe doğru uzanan yolculuklarını okumak çok keyifliydi. Eminim ki sonu daha etkileyici bitirilseydi benim için çok farklı bir yerlerde olurdu bu kitap.
“Yakınına sokulmadıkça,kokusu duyulmayan mücerret bir koku gibidir ölüm.”
…
“Ne zaman ki vakti gelir, yakınlarda birine denk düşer ve işte o zaman kokusu duyulur ölümün. Uzun süre havasız kalmış bir odanın içi gibi koyu, tozlu ve ağırdır bu koku ve siner adamın üstüne…”
…
Taa ki, insan beyni ortaya çıkıp, hadiseye el koyuncaya kadar. Artık hayata geri dönmenin,acıyı hüzne çevirmenin vakti gelmiştir. İnsan beyni acıyı unutturacak kimyasallar salgılar ve hatta mutlu olup, kahkahalar bile attırır adama. Çıldırmamanın tek yolu budur.