Gelecek belirsiz ve karanlık olduğu için mi, aydınlık ve belirgin olan "an"ı yenilgiye uğrattı?
Bilinmeyenden duyduğumuz korku, bilinenin aydınlığı içinde duran istekten kuvvetli midir?
O yüzden mi en önemli dönemeçlerde bazen böyle kararsız ve sessiz kalırız da, çok sapmak istediğimiz yollara özlemle bakarak dümdüz devam ederiz?