Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mobbing Bank Diyor ki;
Türk Fırtınası Nereden bilebilirdim yaşamımın bir fırtına estirmeye ait bir görev olduğunu! Dokuz yaşında aldım ilk yaramı on iki Eylül sabahında! O yara büyüttü beni!
Zamanın ardından ona yetişmeye çalışmayacak,kendiniz zaman olacak,zamanla birlik koşacaksınız.Geçmişi hiç unutmayıp ,ama geçmişi bırakıp …
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Bizim görevimiz kalemizi korumaktır. Ciğer konusunda zaaf göstermemeli, görevimizi göz ardı etmemeliyiz. Ciğeri beş para etmez farelere iki lokma ciğer için baş eğmemeliyiz.
Sayfa 123Kitabı okudu
Çocuklarının farklılığından ötürü ağlayan anne babalar, Aslında kendilerini boşuna üzerler. İki farklıdan, hangisinin ötekinden farklı olduğunu kim söyleyebilir? Bazen de babalar çocukları solak olduğu için üzülür. Solak olmanın mı, yoksa sağlak olmanın mı daha iyi olduğunu bilen var mı? Galiba bilmeden üzülmek, insana özgü bir zihinsel tepkidir.
Sayfa 110Kitabı okudu
Şimdi zamanlar değişti. İnsanlarda namus, ahlak diye bir şey kalmadı...
Sayfa 114 - Nesin YayıncılıkKitabı okudu
Ne olduğunuza başkaları karar vermesin, siz karar verin. Size başkalarının değer biçmesine izin vermeyin, kendi değerinizi kendiniz belirleyin. Gandi, "onurunuzu size vermedikçe kimse elinizden alamaz"demiş. Başkalarının başınıza koyduğu şapka ile yetinmeyin. Kendi şapkanızı kendiniz seçin. Daha da iyisi, kendi başlığınızı kendiniz örün.
Reklam
Yuvadaki nesneler, yüksüğün üzüntüsünü anladıklarını belirten bir şey söylemediler. Çünkü nesneler başkalarıyla empati kurmasını bilmezdi. Aslında insanlar da genelde empati kurmayı bilmezdi fakat biliyormuş gibi davranırlardı; bazen birbirlerine kibarlık olsun diye " seni anlıyorum "derlerdi ama anlamazlardı.
İnsanlara iyilik yapmak, kötülük yapmaktan daha zordur.
Sayfa 105 - Nesin YayıncılıkKitabı okudu
Hepimiz yanlışlıkla yaşayıp yanlışlıkla ölmüyor muyuz?
Dünyanın öyle bir yerine, öyle bir zamanına gelmişiz ki yaşasan yaşanmaz, ölsen ölünmez.
Reklam
Hepimizin başına gelmiştir:Kimi tip insanlar vardır,onları daha ilk görüşte bir soğukluk duyarız;ya çirkin görünüşlerinden,ya kabalıklarından,ya bayağıca davranışlarından ya da hiç açıklayamadığımız bir nedenle sevemeyiz öylelerini…
"Ölümle şaka olmaz!" diyeceksin. Bizim gibilerin yaşamı bile şakadan geçince, ölümü tüm rezillik oluyor.
Aklı, akıllılığı savunan hiç kimse kalmamıştı.
Sayfa 21 - Nesin YayıncılıkKitabı okudu
BAYRAKLI SINIF TAHAKKÜMÜ (2/2)
Benim suçum şu: Türkü, sağdan sola, soldan sağa, salla bayrağı düşman üstüne diye bitermiş. Ben, ne yapmışım? “Büyüklere masallar” başlıklı yazımda, Mustafa Kemal Paşa’nın öyküsünü anlattıktan sonra, şunları yazmışım: “Kemal Paşa girmiş bir Eylül günü İzmir’e. Yerle bir olmuş İstanbul Paşaları. Sonra tarih yazmış: Vahdettin haindir! Damat Ferit satılıktır! Paşalar uşaktır! Ve halk unutur mu Kemal Paşa’sını! Söyledi türküsünü: Askerinle bin yaşa, Mustafa Kemal Paşa, salla bayrağı düşman üstüne, soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne…” Şimdi savunma yapacağım, nasıl savunayım kendimi? Cinayet işlesen işlemedim dersin. Peki, buna ne dersin? Sonunda buldum suçumu. Soldan sağa demişim de, sağdan sola dememişim. İşte tam suçüstü! Yakayı ele verdik! Kökü dışarıda olduğumuz, son bağımsız Müslüman Türk devletini yıkarken yakalandığımız, böylece ortaya çıktı. Ne yapacağız şimdi? Kararı okurken, yüksek sesle türkü söylemeye başladım: “Soldan sağa, sağdan sola, salla bayrağı düşman üstüne!” Ve “Bayraklı sınıf tahakkümünü” kurmaya, orada da devam ettim, yani cezaevi hücresinde. Tahakküm kurulacaksa, bayraklısından olsun, hem soldan sağa, hem sağdan sola…
İşte hayat böyle; çoğunluk bir şeyi söylüyor diye, çoğunluğun görüşüne katılmak niye? Bazen herkesin doğruluğundan emin olduğu bir bilgi, en yanlış bilgi olabilir bu evrende.
532 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.