"Bir tebessüm, bir bakış, bir omuz yüzünden aşık oluruz. Bu kadarı yeterlidir; sonra umut veya hüzün dolu bir uzun saatler boyunca bir insan imal eder, bir kişilik yaratırız.
Kendimi hayatta yolunu kaybetmiş biri olarak görüyordum; sanki uçsuz bucaksız bir sahilde tek başımaydım ve hangi yöne gidersem gideyim, ona asla rastlamayacaktım.
"Timsahın dışkısı yaşlı ve yüzü buruşmuş fahişeler tarafından kırışıklıkları düzeltici merhem olarak kullanılır. Yüzlerini sözde bu merhemle sıvar ve böylece, ter bu maskeyi akıtıncaya kadar süren bir güzellik kazanmış olurlar."
"Kimi der en güzel şey
kara toprağın üstünde
görkemli bir ordu;
kimi der yelkenleri
rüzgarla dolmuş gemilerden bir
filo.
Ben derim ki gönül verdiğidir
insanın en güzel şey."
(Safo mö. vıı- vı)
"yıllardır bu anın hayaliyle yaşıyordum," dedim. anlamış gibi görünmedi. "sahi mi söylüyorsun!?" dedi. "peki ama sen kimsin?"
gerçekten unutmuş muydu, yoksa hayatının son intikamı mıydı, asla öğrenemedim"
“katedralin saati 7'yi vurduğunda gökyüzünde pembe renkli, berrak, tek bir yıldız vardı; geminin biri kederli bir veda çığlığı attı; yaşanabilecekken yaşanmamış tüm aşkların sıkıntısını bir gordion düğümü gibi hissettim gırtlağımda.”