Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Başka türlü birşey benim istediğim. Ne ağaca benzer, ne buluta benzer. Burası gibi değil gideceğim memleket, Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava. Nerde görüklerim, nerde o beklediğim kız, Rengi başka, tadı başka...
Atatürk'ün ölümü, bir dönemin kapanışının da habercisiydi. Atatürk'ten sonra liderliği İsmet İnönü devralacak ve köyde eğitim projesini sürdürme görevi ona düşecekti. İnönü, cumhurbaşkanı seçilince kabineyi Celal Bayar kurdu ve milli eğitim bakanlığına Hasan Ali Yücel getirildi. Yücel, hayatını eğitime adamış bir felsefe hocasıydı. Bakanlıkta tam bir devrim yaptı. Üniversiteler kanunu çıkararak özerkliği güvence altına almaya çalıştı. Dünya klasiklerinin çevrilmesi için bir tercüme bürosu kurdurarak 500'den fazla eserin Türkçeye kazandırılmasını sağladı. Ama onu ölümsüzlüğe kavuşturacak asıl projesi Köy Enstitüleri oldu. Yücel'in Milli Eğitim Şurası'nda tartışmaya açtığı bu proje cumhuriyetin en önemli hamlelerinden biriydi. Yücel, bir yasa tasarısı hazırlatarak ülkeyi, tarım koşullarına göre her biri 3-4 ili kapsayan 21 bölgeye ayırdı. Bu 21 bölgenin en uygun yerlerine bire Köy Enstitüsü kurulacaktı. Enstitüler şehirden uzakta olacak ama mümkünse tren istasyonuna yakın bir yere kurulacaktı. Bu enstitülerde köyün kalkınması için gerekli öğretmenler yetiştirilecekti. Ancak öğretmen sadece okuma yazma öğretmekle kalmayacak, aynı zamanda köylüye modern tarım tekniklerinden marangozluğa, müzikten hasta tedavisine kadar her konuda eğitim verecekti. Bir anlamda yerel önder aydınlar yetiştirilecekti.
Reklam
YAZMA-OKUMA Yazılmayan bir şeyi yazıyoruz Olmayan bir vezinle Tutmayan kafiyeyle Yazıyoruz günahlarımızı Okumayan bir abeceyle Yazıyor Ve birbirimizin canına okuyoruz.
Türk edebiyatının güzide şairlerinden Edip CANSEVER'in, Cemal SÜREYA'nın, Can YÜCEL'in ve Behçet Necatigil'inde içinde bulunduğu dokuz şairin yazma süreçlerinin eşleri tarafından anlatıldığı keyifle okunacak bir makale. hurriyet.com.tr/eslerinin-kalem... Keyifli okumalar dilerim :)
Kurumuş, sararmış ama yaprakları dökülmemiş bir demet karanfil gibi önümdeydi yıllar...
Duyulmasın diye gürültüler uykularda Yağmurlar yağar geceleri.
Reklam
Ve nihayet vakitlerden sonbaharı ayak seslerine sarıp Evine getirdiğin vakit; Vakitlerden henüz konuşmayan, belki de hiç konuşmayacak Bir mevsimin susmaya başlayan yaprakları Odana dolduğu vakit Kapını açıp girebilecek misin?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.