Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bakara/94-95
"De ki; Allah yanında ahiret yurdu (cennet) başkalarının değil de yalnızca sizin ise, eğer iddianızda da sadık iseniz haydi hemen ölümü temenni ediniz, ölmeyi cana minnet biliniz. Fakat elleriyle işledikleri yüzünden onu hiçbir zaman temenni edemiyecekler. Allah o zâlimleri bilir."
Gelen emir üzerine bıçaklara yatmayı cana minnet bileceğiz...
Sayfa 27 - Çıra yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zâhid bizi ta'n eyleme, Hak ismi okur dilimiz, Sakın! Efsâne söyleme, Hazrete gider yolumuz. Erenlerin çoktur yolu, Cümlesine dedik belî, Ki desinler bize deli, Usludan yeğdir delimiz. Muhyi sana ola himmet, Âşık isen cana minnet! Elif Allah, mim Muhammed Kisvemizdedir dâllımız
Sayfa 160 - Dekalog YayınlarıKitabı okudu
Câna minnet kurbân olurdum ana İşiten âşıklar kalaydı tana Leylâ, Mecnûn'um diyeydi bana Varır da çöllerde ceran güderdim
Bazı vilayetlerde yurtseverler kendi bölgelerini kurtarma çarelerini aramak için birtakım dernekler kurmuşlardır. Trakyalılar Trakya'yı Yunan olmaktan, Erzurumlular Doğu vilayetlerini Ermenistan olmaktan, Trabzonlular Trabzon'u Pantus olmaktan kurtarmayı düşünmektedir. Ayrıca güney vilayetlerini Kürdistan bayrağı altında anayurttan ayırmak için bir demek kurulmuştur. İstanbul'daki yurtseverler, Amerikan mandası altına girmeyi cana minnet bilmektedirler.
Sayfa 67 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Sipahilerle Akıncıların çoğu kale duvarları dibinde oyalanmaktan ise Macaristan'a yönelip şöyle bir erce vuruşmayı cana minnet biliyorlardı.
Sayfa 182 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Aşk, belli bir mükemmelliğe erişip parlayınca onun en düşük derecesi âşığın kendisini mâşuktan dolayı istemesi ve onun rızası uğruna can vermeyi cana minnet bilmesidir. Aşk budur, gerisi hezeyân ve hastalıktır.
Sayfa 50 - pdfKitabı okudu
Esasen Mary'nin belli başlı kalıplara sokulmuş bir din anlayışı yoktu ve bana sık sık söylediği gibi onun din anlayışı hararetle kafa yorulan ince ayrıntılardan çok uyumla alakalıydı. Onun zihni, kendisi gibi yüce ve dost canlısı olana tutunuyordu. Mary doğanın eşsiz güzelliklerinden ve hayalinde beliriveren ipe sapa gelmez parlak düşüncelerinden müthiş bir haz duyardı. Ama doğayı seyreden birisinin zihninin doğada yarattığı o capcanlı hava olmaksızın, doğanın bile uçsuz bucaksız bir boşluktan bir farkı olmadığını düşünürdü. Doğanın harikaları arasında yürüdüğü zamanlarda Tanrıyla sohbet etmeyi alışkanlık edinmişti. Mary'ye göre tanrı, ulu, bilge ve büyük olduğu kadar cana yakın, cömert ve iyiydi. Hatta gençliğinde dine ilişkin çok az ders almış olmasına rağmen kendi dinini tamamen kendi elleriyle yaratmıştı. Ama sırf bu yüzden de kendi yarattığı dinine çok az bağlılık göstermiyor ve bu dinin gerekleri olduğunu düşündüğü şeyleri yerine getirmeye dikkat ediyordu. İnsanların ahirette cezalandırılacağı fikrine inandığı zamanı ise tam olarak hatırlamıyordu. Ama kendi dininin akideleri kendi ahlakının püripaklaşması demekti ve bu yüzden dini Mary'de hiçbir korku yaratmadığı gibi daimi bir minnet uyandırmıştır. Ölümden sonraki yaşama inansa da bu yaşama ilişkin fikirlerinin ilahi bir ceza veya mükafat inançlarıyla unutulmasına hiç izin vermemişti
Sayfa 30 - Fihrist Kitap
İşte gör ey gururlu kişilik, ey başı yükseklerde düşünce! Minnet ve alçaklığı küçümserken bir insanın en zorba küçümsemelerini cana minnet sayıyorsun. Yürü ey sözünde durmaz yaratık !
163 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.