Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
592 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Azra Kohen'in okuduğum 4. kitabı olan "Gör Beni" her ne kadar popüler kitaplar kategorisinde bulunup, klasik aşk romanı olarak görülse de arka planda ince detaylarla işlenen tarihin ve mitolojinin, 4 yıl gibi süren titiz bir araştırma ve çalışma sonucu ustaca bir kurguyla harmanlanarak okuyucuya sunulan ve oldukça ilginç bilgilerin
Gör Beni
Gör BeniAkilah Azra Kohen · Everest Yayınları · 202016,9bin okunma
30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun
. Dün bir abla ile sohbet ettim. Konuşması, duruşu, tavrı değişik gibi geldi. "Abla sen buralı mısın?" dedim "evet" dedi, anlattı. Dedesi Kerkük'lü imiş, zabitmiş. Çanakkale Savaşı için gelmiş. Sonra Kerkük'e dönememiş, Eskişehir'in bir köyüne yerleşmiş. Orada evlenmiş, ikisi kız, ikisi oğlan dört çocuğu olmuş. 35-40
Reklam
Lawrence'ı bilmeyen yok. Hani şu Arapları Osmanlı'ya karşı ayaklandıran "dâhi İngiliz çocuk"! Yaşamının o çok önemli olan bölümü ile ilgili çok şey yazıldı ve anlatıldı. Filmler bile çekildi. "Araplar Türkleri arkadan vurdu" söylemi ise tümü ile bir palavra. "Araplar" denilen insanlar aslında uzun yıllar oğullarıyla birlikte İstanbul'da Âyan Meclisi'nde görev yapan Şerif Hüseyin'in destekçileridir. Yani Ürdün'ün şimdiki kralının büyük dedesi. 1909'da İttihatçılar Abdülhamit'i devirip Şerif Hüseyin'i ülkesi Mekke'ye yollayınca İngilizler devreye girip ona çengel attı. Ama yine de Şerif Hüseyin belki de Osmanlı'ya bir vefa borcu olarak 1916 yılına kadar İngilizlerin tüm kışkırtma ve kandırma çabalarına direndi. Yani Çanakkale ve Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı'yı sıkıştırmadı ya da bildik deyimiyle "arkadan vurmadı". Tam tersi Çanakkale ve Sarıkamış'ta şehit düşen on binlerce Arap insanı gibi Osmanlı'yı sahiplendi (...) Oysa çok öncesinde Suud ailesini Osmanlı'ya karşı ayaklandıran İngilizler Şerif Hüseyin'e çok sonraları çengel atmıştı. Yani Osmanlı'yı arkadan vuran "Araplar" değil "El-Suud ve El-Haşim aşiretleri”dir.
254 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Çanakkale Savaşı'ndan Mimar Sinan'a, Fransız Devrimi'nden Türkan Saylan'a, Vecihi'den Gezi Parkı'na kadar tarihte öneme sahip bazı anlara ve kişilere gidiyoruz. Ama olaylara başka açılardan bakıyoruz. Mesela Çanakkale Savaşı'nda çocuk oluyoruz. Mühim olaylarda göz ardı edilmiş noktalara dalıyoruz. Kitap kısa kısa hikayelerden oluşuyor, oldukça akıcı ve içine alan konulardı benim için. Sürükleyen bir yolculuk diyebiliriz..
Geyikli Park
Geyikli ParkSunay Akın · İş Bankası Kültür Yayınları · 20132,645 okunma
Mehmet Akif/Zafer Müjdesi
Bildiğiniz gibi Âkif, Çanakkale Direnişi sırasında -hükümetin verdiği resmî görev nedeniyle- Almanya'daydı. Döndükten hemen sonra da bir başka görevle (Şerif Hüseyin’in isyanına karşı Arapları uyarmak) Arabistan'a gönderilmişti. Velhasıl Âkif, Çanakkale Savaşı esnasında cepheden ve ülkesinden epey uzaktı. Âkif'in Almanya'dayken Çanakkale'yi nasıl düşündüğünü, o sırada yanında bulunan sevgili dostu Binbaşı Ömer Lütfi Bey'den dinleyelim: "- Ömer Bey, bu Çanakkale ne olacak? - Allah bilir ama vaziyet tehlikededir. Askeri üstünlük bakımından düşünülünce pek ümit yok. Ancak fevkalbeşer (insanüstü) bir şey olmalı ki askerimiz dayanabilsin! Ben, böyle dedikçe: - Eyvah, son istinatgâhımız (dayanak noktamız) da yıkılırsa ne olur, diyerek çocuk gibi gözlerinden yaşlar dökülmeye başlardı." Anlatılan o ki Âkif müjdeyi (zafer müjdesini yani), Arabistan'a giderken tren yolunda, El Muazzam İstasyonu'nda almış. Ve yine anlatılan o ki dakikalarca hüngür hüngür ağlamış zafer müjdesinden sonra. "Son istinatgâhımız"ı yıktırmayanlara, o büyük direnişin tüm kadrosuna rahmet olsun, selâm olsun, şân olsun!
Çanakkale Savaşı'nda Bir Çocuk: Ali
Zabit olan babasının görevi gereği Çanakkale'ye yerleşen Ali ve ailesi, dünyanın o zamana kadar gördüğü en dirençli savunma harbine şahit olur. Savaşın yarattığı tahribat ve sevdiklerinin canlarından endişe etmesi Ali'nin annesinde onmaz ruhsal yaralar bırakacaktır. Talihsiz kadın savaşın yarattığı tahribatla kekeme olan küçük oğluna daha sıkı sarılacak, büyük oğlu Ali'yi bir kez bile sarılmayıp, şiddet uygulamaya başlayacaktır. Henüz çocuk yaşta annesinin intihar girişimlerine de tanık olan Ali, bütün bu izleri ömrü boyunca taşıyacaktır. Bu sırada işgalin yanında bilgisizliğe de savaş açan Türk subayları, savaş çocuklarına ders vermeye başlarlar. Türkçe dersine ise Ali'nin babası girmektedir. Ali de öğrenimine bu şekilde devam etmek zorunda kalmıştır. Biz böylesine zor bir çocukluk geçirmiş olan Ali'yi, tarifsiz edebiyat ustalığıyla tanıyıp
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
olarak biliriz.
53 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.