Tasavvufçular Kabala'dan epey etkilenmiş olmalı
Bu ku­rama göre tanrının mutlak ve en mükemmel hali olan Ein Sof'dan su­dur şeklinde aşağıya doğru on farklı alem (Sefirot) tezahür eder. Tan­rının en mutlak hali olan Ein Sof'tan sebebini bilemediğimiz bir şekil­de kopuşlar başlar. Yaratılış süreci Ein Sof'tan ilk kopuş olan Keter Sefira'sı aracılığıyla gerçekleşir. Diğer Sefiralar Keter'den başlamak üzere bir öncekinden kopar. Her yeni Sefira tanrının yeniden şekil al­dığı bir alemdir. Aşağıya doğru olan bu hareket tanrının en mutlak ha­linden uzaklaşmak, fakat aynı zamanda kendi içinde saklı olan (Mez­murlar 9/8, İşaya 64/60, Zohar 3/26 b, Masekhet Hekhalot 3) gücün varlığını açması anlamına gelir. İçinde bulunduğumuz alem ise ancak en son Sefira olan onuncu Sefira'da mümkün olmuştur. Birin­ci Sefira Keter'dir ('Taç'). Sonra sırasıyla Hokma ('Hikmet'), Binah ('Anlama'), Hesed ('İzzet'), Gevurah ('Celal'), Tiferet ('Cemal'), Net­sah ('Zafer/Beka'), Hod ('Güç'), Yesod ('Sağlamlık/Temel') ve son olarak, içinde bulunduğumuz alem olan Melkut gelir. Her bir Sefira tanrısal özün-zatın kendisinden bağımsız hale gelmiş (Ein Sof ) sıfat­larıdır. Aslında varlığa ait gibi görünen bu fenomenler gerçekte tanrı­ya ait sıfatlar olduğu için bütün mahlukatta tecelli ederler.
Allah'ı Zikreyle ...
Zikir, kulu Allah’a yaklaştırır Kulun Allah’a yaklaşabilmesi için manevi bir enerjiye yani feyze ihtiyacı vardır. Allah Teâlâ’dan kula gelen feyiz, kulun muhabbeti nisbetinde olur. Muhabbeti oluşturan da zikirdir. Dolayısıyla zikir, muhabbetin oluşmasına, muhabbet feyzin gelmesine, feyiz de kulun Allah’a yaklaşmasına vesile olur. Bazı tasavvuf yollarında Allah’ın zat ismi olan lafza-i celâl (Allah), diğer ilâhî isim ve sıfatlara nazaran feyiz kaynağı olmak yönünden daha etkili kabul edildiği için, sâlike (dervişe) lafza-i celâl zikri verilir. Eğer lafza-i celâl zikri, kalp cevherine yerleşmezse, o insan mala, mülke, eşyaya, birtakım nefsanî arzulara takılıp kalır. Bunlar hakkında âyet-i kerimede, (Ey Peygamber!) Hevâ ve hevesini kendisine ilâh edinenleri gördün mü? (Furkân 25/43) buyrulur.
Reklam
Bir eserde yer alan kavramların veya konuların sıklığı ve çokluğu, yazarının o kavram ve konulara verdiği değeri ve önemi gösterir. Kur'an'da bu kurala tabidir ve Kur'an'da yer alan bazı kavramların ve konuların çokca zikredilmesi, Yüce Yaratıcının o kavramlara ve konulara verdiği değer ve önemi göstermektedir. Nitekim Kur'an'ın önemli bir kısmı, iman, ahlâk ve ibâdet ilgili konuları ihtiva etmektedir Özellikle Allah, lâfzı sayı itibariyle Kur'ân'da en fazla yer alan sözcüktür. Bunu Allah'ın sıfatları, âhiretle ilgili sözcüklerin takip ettiği görülür. Fıkıh amaçlı atıfları içeren âyetlerin toplam sayısı 150 civarında iken, bilimsel amaçlı atıfları içeren âyetlerin toplam sayısı 750'yi bulmaktadır. Bu sayı fazlalığı, Allah'ın bu konuya verdiği önemi ve değeri göstermektedir. zira Fıkıh'la ilgili âyetler, deva niteliğinde iken bilimsel içerikli âyetler, gıda niteliğindedir. Bir müslüman birey için hangisi daha öncelikli değere sahiptir; Gıda mı, deva mı? Gıda, insan hayatı için sürekli önemi haiz iken deva, insanın ihtiyaç duyduğu ana kadar bir önem arzetmemektedir.
Sayfa 23 - Marifet Yayınları
Ezcümle: كَمَثَلِ الَّذِى اسْتَوْقَدَ نَارًا ve اَوْ كَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَٓاءِ gibi âdi, kıymetsiz misallerden Kur'anın getirdiği temsiller, yüksek kelâmların kemaline yakışmaz. Bu gibi temsiller, beyne'n-nâs yapılan mükâlemelere, konuşmalara benziyorlar, diye mugalata ile halt etmişlerdir. Kur'an-ı Kerim onların o haltlarını bu
Zati Sıfatlar 3. Bekâ: varlığının sonu olmamak demektir. Allah Teala bekâ sıfatıyla muttasıftır. "(Hiçbir şeye muhtaç olmayıp her şeye tam anlamıyla lütufta bulunan) O celal ve ikram sahibi olan Rabbinin Zat'ı ise sürekli kalacaktır!" "Rahman/27" Allah Teala hakkında var olduğunu iddia ettiğimiz beka zatidir. Yani bir başkasının O'nu baki kılmasıyla baki değildir. Bu tür bir beka Allah Teala'dan başka hiçbir varlık için söz konusu değildir.
Hazreti Allah’ın biricik Habibi, Allah sevgisine vasıta olduğu için, O’nu seven Allah’ı sevmiş olur. Dostun dostları da dosttur. Bütün sevgiler Allah sevgisi ile bütünleşince kemale erer. Çünkü Muhabbetullah bütün sevgilerin kaynağıdır. Sevgiye vesile olabilecek bütün sıfatlar, O’nun Cemal sıfatının tecellileridir. Gül denir her güle amma gülün güzeli başka. Aşk denir her aşka amma Allah aşkı başka.
Reklam
84 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.