Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

rhiannon

Cehennem iki parçaya mı bölündü? Lanetlilerin gülüşü yükseliyor buradan.
Reklam
İlk gençlikte bir araya gelmiş arkadaşlar birbirlerini nasıl severse, onlar da kişiliklerinin ve zevklerinin farklı olmasına karşın birbirlerini öyle severdi. Farklı çalışma alanlarını seçmiş insanlar arasında sık sık olduğu gibi, onların da her birinin çalışmasını üzerinde uzun uzun düşünerek haklı görse bile içinde, ruhunda bu çalışmayı küçümsüyordu. Kendi sürdürdüğü yaşam her birine göre tek gerçek yaşam, arkadaşınınki ise bir hayal ürünüydü.
Kendisine karşı dürüst bir adamdı. Kendi kendisini kandıramaz ve yaptığından pişman olduğuna inandıramazdı. Karısına aşık olmadığı için pişmanlık duymuyordu. Pişman olduğu tek şey bunu karısından daha iyi saklayamamasıydı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kirli şeyler onun olsun, onu hiç kıskandığım yok. Meleklerin şanlı aşkı da benim. Siz geleli beri, uçsuz bucaksız alanlar aştım. Yaşamı yargıladım. Ruhu yükseltin, onu parçalarsınız; ne denli yükselirseniz karşılaştığınız sevgi o denli azalır: vadide acı çekecek yerde, havalarda yüreğinde bir duygusuz çobanın attığı oku taşıyarak dönen kartal gibi acı çekersiniz. Bugün yeryüzüyle gökyüzünün uzlaşmaz olduklarını anlıyorum. Not: Bu alıntı bana Nietzsche'yi hatırlattı. Nietzsche'den zıtlığı burada göksel ve yüce her şeyi Tanrı sevgisi olarak tanımlaması.
Nezaket başkaları için kendini unutmuş görünmekten başka bir şey değildir
Reklam
"yüreğinde birtakım gizler var da bağışlanmaları için benim gizlerimin ortaya mı dökülmesi gerekiyor?"
Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Göksel babanız yine de onları doyurur. Yeni ahit Matta 6/26
Yanıt hep ona ihtiyac duyulduğunda gelmez akla, çoğu kez de beklemek verilebilecek tek yanıttır.
Reklam
sık sık düşünerek şunu öğrendim ki, mutluluğa giden tek yol tehlikenin kendidir ve kararlılık onurun en yüksek hedefidir. her köylünün kokayca başarabildiği sıradan şeylerin onur neresindedir? en sevdiğin, ulaşamadığım şeylere erişmektir. söyleyin en yüksek piramitlere tırmanayım ve onların tepesine Fransa tacını koyayım; düşüşüm cehennemin dibine olsa bile, ya tırnaklarınla yerle bir ederim onları ya da uçarım doruklarına yüceliği hedefleyen kanatlarımla. bunun için ben hep uyanığımdır başkaları beni uyuyor sanırken, bunun için beklemeyi severim bir fırsat yakalayıncaya kadar, bu yüzden üzerine hayallerimi kurduğum giderilemez susuzluğum için.. nefret etmeyi beni sevmeyenlerden öğreneceğim. öyle bir bakış ver ki, kaşlarımı çattığımda, soluk benizli ölüm gezinsin yüzümün çizgilerinde, öyle bir elim olsun ki, tüm dünyayı kavrası tuttuğumda, öyle bir kulak ver ki. duysun aleyhimde konuşanların ne dediğini, bir taht, bir asa ve bir de taç ver bana; bana bakanların güneşe bakar gibi kamaşsın gözleri.
ruhla beden birdir, ozellikle de askta. bedenin sectigini ruh sever; bedenin simsiki sarildigina ruh baglanir.
-neye yarar ki bu? size fuzel geldim. ama siz fransizsiniz, duygulariniz gelip gecer! ah! siz beni, benim sevilmek istedigim gibi sevemezsiniz! -nasil yani? -bayagi duygularin pesinde kosmadan, safca. benim dostluga siginmaya ihtiyacim var. ben lanetli bir yaratigim; mutlulugu anlamaya, hissetmeye, arzulamaya ve daha pek cok kisi gibi onun durmadan elimden ucup gittigini gormeye mahkumum. sizi beni sevmekten menediyorum.
Bir erkeğin aşkında koruma duygusunun payı öyle büyüktür ki! Benim gücüm kalkan olarak emrinize amadedir! Tüm ilanı aşkların temelinde bu cümle gizli değil midir?
kiz alismisti. dunya uzerinde olecegini bildigi halde hayatta kalan butun insanlar gibi.
o gunden sonra derda hucre hucre oldu ve gun gun yaslandi. cunku derdi korku degil, korkuyu beklemekti. ve korkuyu beklemek korkudan beterdi.
Reklam
dogru soyluyordu en azindan dogru soyledigini dusunuyordu. cunku dunyanin en cabuk gecen, gecer gecmez de en hizli yakalanilan hastaligina sahipti. umut.
"Farklı güneşlerin ışıkları farklıdır, ama tek bir karanlık vardır."
Sayfa 328Kitabı okudu
"Düşünceler baskı altına alarak yok edilemez. Onlar ancak dikkate alınmayarak yok edilebilir."
Sayfa 145Kitabı okudu
"Her insanın kendine özgü bir ruhu var, onu başka bir ruhla karıştıramaz. İki insan birbirine yaklaşabilir, birbiriyle konuşabilir, birbirinin hemen burnunun ucunda olabilir, ama ruhları bulunduğu yere kök salmış çiçeklere benzer, hiçbiri kalkıp ötekisinin yanına gelemez, bunun için kökünü terk etmesi gerekir, böyle bir şeyi de başaramaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını yollar birbirine, çünkü birbiriyle konuşmaya can atar; ama bir tohumun istenilen yere ulaşması konusunda çiçeğin elinden bir şey gelmez, rüzgarın işidir bu, rüzgar da canı istedi mi bu, canı istedi mi öbür yönden eser."
"İnsanlar arasındaki ilişkilerde saklı acıyı henüz tatmamış, kendilerini birbirine bağlayan bağ ne kadar sıkı olursa olsun iki insan arasında her zaman uçurumun var olduğunu, bunu ancak sevginin, o da zaman zaman oluşturacağı geçici bir köprüyle aşabileceğini henüz yaşamamıştım."
"Düşüncenin doğasında iletilmek vardır: yazılmak, konuşulmak, gerçekleştirilmek. Düşünce çimen gibidir. Işığı arar, kalabalıkları sever, melezlenmek için can atar, üzerine basıldıkça daha iyi büyür."
Reklam
"Erkeğin istediği özgürlüktür. Kadının istediği mülkiyettir. Seni ancak başka bir şeyle takas edebilirse serbest bırakır. Bütün kadınlar mülkiyetçidir."