12 eylül öncesi ve sonrasındaki dönemlerde Ülkücü Harekete içeriden bir bakış sunulmuş. Objektif olmadığı kesin ama zaten eser öyle olmayı da amaçlamamış. Özellikle bazı mahkeme ifadeleri Türkiye üzerine oynanan oyunları göstermesi ve hem sağdan hem soldan gençlerin birbirlerine nasıl düşürüldüğünü anlatması bakımından önemli...
Bu ulus yüce ulus... Bu ulusun geçmişinde aklın üstüne çıkan olaylar geldi, geçti. Bu çocuk kendi adını kendi söyledi. Bize düşen onun isteğini yerine getirmek. Adın Oğuz, yaşantın yavuz, güneşle ay kılavuz olsun...
Prof. Rasonyi; Çin kaynaklarına dayanarak Türklerin cesaret ve vatan sevgisini şöyle anlatır:
"Gök - Türkler, savaşta ölmeyi şeref sayarlar, hastalanarak ölmekten utanırlar."
Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan Bey'in vefatına kendisinin düşürdüğü tarih*
Bu mevkide yatan bir 'âlem-i ma'nâdır ey zâ'ir
Son üstadı budur şerh-i mutûnun 'âlim-i şâfir
Bu Tarlan-ı fezâ-yı mafrifet yani 'âlî-meşreb
Muvahhid ehl-i takvâ 'ârif-i bi'llah idi nâdir
Nihad Bey'dir bu seksen yıllık 'ömründe tam altmış yıl Verüb ta'lim ü tedrise olurken 'ilmini nâşir
Erince ırci'î emri dedi Allah'a eyvallah
Gelib kırklar dedi tarih: "Mine'l-mahcûb ile'z-zâhir”
1398
* Merhum Prof. Tarlan, talebesi merhum Prof. Çavuşoğlu'nun rüyasında kendi ölüm tarihini ihtiva eden tarih mısraı söylemiş. Çavuşoğlu uyanınca bunları not etmiş. Daha sonra onu bir manzume içine almış. Bu hususu dostumuz gazeteci yazar Cemal Anadol Tercüman Gazetesi'nde "Tarlan'ın Ölümüne Tarih ve Çavuşoğlu" başlığıyla neşretti.