İyi bir Sünni, İyi bir Alevi, İyi bir Müslüman, İyi bir Hristiyan, İyi bir Yahudi, İyi bir dindar, İyi bir Türk, İyi bir Kürt,
Bayıldım Uğur Yücel'in söyleşisine... Bir Rum arkadaşıma sevimli bir kız soruyor: “Biz İstanbul’ a 1984’te geldik. Siz ne zaman geldiniz?” Arkadaşım sakince cevaplıyor “3000 yıl önce.” Bu hayatın bizim gibi farkına varmadılar, bunun hazzını çıkaramadılar. Bir Rum evinden gelen bir tepsi musakkaya karşılık annenin gönderdiği bir Anadolu
Reklam
Yaylaktan Kışlağa
Hayattan lügate Yaşadığımız hayat, birdenbire ortaya çıkan Hüda-yı Nabit değildir. Hep değişse de değişerek devam eder ve köklerinde bin yılların, yüzyılların toplumsal ve tarihi tecrübesi vardır. Konuştuğumuz kelimeler, deyimler ve atasözleri lafızdan ibaret değildir. Onların arkasında geniş bir dünya saklıdır. Taşlara, kağıtlara, kitaplara
Din
Din konusunda genelimiz samimi ve ciddi değil. Din geleneklerimizden bir gelenek, değerlerimizden bir değer. Ya da din akademik araştırma konusu, edebiyat teması. Ya da bu toplumu bir arada tutan, olması gerek sosyal bir durum. Din, kimimiz için sadece ihtimal hesabı. Öldükten sonra ahiret varsa, boşa çıkmamak için. Ne dünyamızı dine verip heba edelim, ne dini terk edip ahireti riske atalım... Ne tam teslim olalım ne de boşa verelim denilen bir şey. Din çoğu için Almanların ifade ettiği şekliye dibimizde duran yabancı (Das nächste Fremde). Sofra duasını biri yapar, cenazede dua bilmeyen Fatiha okur, Asr suresini birileri bilir. Hep dibimizde duran ama tanışmak istemediğimiz bir yabancıdır bu din. İslam'da ruhbanlık yok deriz ama bu dini birilerine yıkmakta da mahirizdir. En teknik, detay ve dikkat-zaman gerektiren ve bizi ilgilendirmeyen konularda kısa sürede uzmanlaşırız da en basit dini konularda hep müzmin avam kalırız.
Hüseyin Gökalp
Hüseyin Gökalp
Berâ radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte bir cenazede beraberdik. Aleyhissalâtu vesselâm kabrin kenarına oturup ağladılar, öyle ki (göz yaşlarıyla) toprak ıslandı. Sonra da: "Ey kardeşlerim İşte (başımıza gelecek) bu aynı (ölüm hadisesi) için iyi hazırlanın" buyurdular."
az önce sevdiğim bir adamın cenazesine katıldım. pek cenaze menaze katılmam öyle ama adam çok iyi bir herifti, öyle gitmek istedim, neyse millet cenazede kendi kendine şey diyor: "hepimiz öleceğiz, bir gün bizim de cenazemizi kaldıracaklar" falan, buraya kadar her şey normal, klişe diyaloglar, neyse daha yeni gömdük adamı herkes mezarlıktan dönüyor; yanından geçtiğim iki kişi fısır fısır birisinin dedikodusunu yapıyordu. lan oğlum noldu az önceki o Mevlana pozlarınıza, lan oğlum bir durun bu mistik ve ders veren atmosferin üzerinden beş dakika falan geçsin öyle başlayın günlük rutininize. sizin ağzınıza sadece yalan değil dedikodu da yuva yapmış aq. bence var ya bizim kötülüğümüz bile refleksif artık, karar alarak değil yani. yüreğimiz o kadar kararmış ki, biraz ışık sızsa da, karanlık anında o ışığı absorbe ediyor.
Reklam
285 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.