Doktorlarımızı tüketiyorlar. Hiç olmazsa subaylarımız olsun. Onlarda bir gün millete yararlı olurlar...
Sayfa 39Kitabı okudu
Yüzünü de, en güzel bir tablo gibi,çerçeveletip usuma aldım.
Salkım söğütün gölgesinde beni bekliyorsundur belki hala.
Bekle.
Ama ben değiştim.
Sen de değişmişsindir kuşkusuz.
Geçmiş zamanı ağır bir yük gibi omuzlarımda taşımanın kime ne faydası var.
Kurtulabilmem için değişmem lazımdı.Değişemiyordum.Ne kitaplığın büyülü sessizliği ne de okuduğum kitaplar,değiştiremiyordu beni.
Yaşamsızdı saray.Gecesizdi.Gündüzsüzdü.Ölüydü saray.
Ama neden?
Herkes biliyordu ölümün nedenini.
Soru neden değil,nasıl olmalıydı.
Güçlü olacaksın!
Karşı koyacaksın
Dayanacaksın!
Ölmeyeceksin!
Elli yıl.
Yüz yıl.
Yüz elli yıl.
Akşama doğru göğün uzak bir yerinde gök gürledi."Allah baba şarap varillerini yuvarlatıyor"derlerdi Kızıltaş'ın çocukları gök gürlediğinde.
Haziranda çiçeklenen ihtiyar akasya ağacı bir şiirdi belki;ama sırtı akasya ağacının gövdesine yaslı babamın yüzü şiirsizdi.Daha fazla renksizdi,renksiz ve soğuktu.