Spoiler içerir!
Emine Şenlikoğlu na yazar demek gerçek yazarlara saygısızlıktır. Sayısını bilmediğim kadar kitabını okudum.Özellikle değil elime geçtiği için. Aslında konusu güzel kalemi güçlü bir yazar yazsa iyi bir kitap olabilir. Hatta biraz Charles Dickens in, İki Şehrin Hikayesi kitabından esinlenmiş gibi. Şenlikoğlu nun yazdıkları en fazla lise düzeyinde. Bu kadar kötü bir yazar var mıdır bilmiyorum. Acıklı yaşanmış bir hikaye, haksız yere idam edilen Vedat ın hikayesi. Ama öyle basit yazmış ki maalesef etkileyemedi beni. Edebi ve kaliteli kitap okumak isteyen kimseye tavsiye etmem.
O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı, ışık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için önümüzde hiçbir şey yoktu; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o günler, tıpkı şimdiki gibi o kadar uzaktaydı ki, kimileri iyi ve kötü şeylerin üstünlük derecelerini karşılaştırdığında, o günlerin gelmiş geçmiş en iyi günler olduğunda ısrar ediyorlardı.
Sakin bir şekilde çalışan Oduncu ve Çiftçi tüm işlerini sorunsuz hallederken ayak seslerini bile duymak imkansız gibiydi, zaten uyumadıklarından şüphe etmek dahi vatana ihanet sayılırdı.