Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çiçek Körpe

Gençliğine üzülmek bir işe yaramaz, Ne de yaşlılığı kötülemek, Ne de ölümden korkmak, Yaşamın senin, İçinde yaşamakta olduğun gündür. Yalnızca o. Avut kendini öyleyse, mutlu ol Ve hazır ol çekip gitmeye.
Reklam
“Ah, sen haklıydın, bu dünyada sevinçten, iyi yüreklilikten daha önemli bir şey yok. Gerisi sıradan bir karabasan
İnsanlar dinleri yüzünden eziyet gördüğünde, derilerinin rengi ya da yamalı giysileri veya şivesi yüzünden aşağılandığı ya da alaya alındığında bunu unutmazlar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazen insan kendisinde çok mutluyum deme hakkını asla bulamayacak kadar çok acı çeker.
"Hayat, çoğalan bir yığın ıstırap, daima artan bir hızlı sona, en korkunç ıstıraba doğru tepetaklak inmektir: Ben de iniyorum. "
Reklam
Soylu ruhlar bu dünyada uzun süre kalamaz. Gerçekten de, yüce duygular bu alçak, aşağılık, düzeysiz topluma nasıl uyum sağlayabilir?
Onların dünyasında bütün insanlar eşitti, zenginler yoksullara verirdi, hiçbir yönetici yoktu, olanlar halk tarafından seçilmiş olurdu, kadın erkekle aynı değerdeydi, çocuklara asla vurulmazdı, tıpkı yaratılış sabahında olduğu gibi her taraf çiçek kokardı.
"Birisi seni kırdığı zaman hiç ağlama, gül. Seni üzdüklerini bilmelerine asla izin vermemelisin."
Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur.
İnsan bütün bildiklerine rağmen, bütün bildiklerine karşı her gün yeniden başlar.
Reklam
Nefret ettiğin insanla iyi geçinme çabasına siz medeniyet diyorsunuz, ben sahtekarlık diyorum.
"Sev, sev, sev! İnsanları sev! Her çeşit insanı sev! Yaşayan her varlığı sev! Tüm dünyayı sev. Ağacı da taşı da tarladaki kum tanesini de gökteki yıldızı da sev. Her şeyi sev! Her şeye hayat vereni sev!"
Yöneticiler iyi veya kötü olsunlar, kahraman veya zalim olsunlar, onlar kendi milletlerinin birer yansımasıdırlar. Onlar, milli ruhun birer kopyasıdır.Onlar, halk kitlesinin içinden doğmuştur. Bir millet nasılsa, devlet adamları da onlar gibidir. İşte bu nedendir ki eskiden beri "Her millet layık olduğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur" denilmiştir.
Zor olan, ait olmadığın bir dünyada yaşamını sürdürmek.
Zaman bazen kuş gibi uçar bazen de solucan gibi sürünerek geçer; ama insan en çok zamanın ağır mı yoksa çabuk mu geçtiğini fark etmediği vakit kendini iyi hisseder.
Suçlu olsa dahi bir insanı bağışlamak, ona sevgi dolu, dostça sözler söylemek işinizden ve zenginliğinden daha yüce bir duygudur.
Reklam
Bir dostundan kötülük görürsen, şöyle de ;"Bana yaptığın kötülüğü bağışlıyorum;ancak kendine yaptığını, onu nasıl bağışlayabilirim ki!
Sadece bugün için yaşa. Yarını Tanrı'ya ve iyi şansa bırak.
Ancak bu dünyada adaletin haklıdan değil, güçlüden yana olduğunu daha sonra anlayacaksın. Yeryüzünde şiddet, iradesini zorla kabul ettirir ve dindarlığın dünyevi gücü yoktur. Tanrı bize hakkımızı yumruklarımızla almayı değil, adaletsizliğe katlanmayı öğretti yalnızca.
Bütün dünya senden nefret etse ve hepsi yalancı olduğuna inansa bile senin vicdanın rahatsa başını dik tutmalısın.
"İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz.Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehir yaşanır kılan şey iyi yönleriydi."
Dostluğun ne olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu. “Evet,” dedi çingene; “erkek kardeşle kız kardeş olmak demektir, birbirine dokunan ama kaynaşmayan iki ruh, elin iki parmağı gibi...” “Peki ya aşk?..” diye devam etti Gringoire. “Ohh, aşk!” dedi kız, sesi titriyor, gözleri parlıyordu. “Aşk iki iken bir olmaktır. Bir erkekle bir kadının birbirine karışıp bir meleğe dönüşmesi... Aşk, cennet demektir.”
Reklam
Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar.
Her insan, başında gerçek bir dert olduğunda kendi söküğünü kendisi dikmeli.
Mutluluğu arada bir, gıdım gıdım, damla damla tadıp da böyle birden yitirirsen, yavaş yavaş kabalaşır, kötücül biri olup çıkarsın.
İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.
‘…hepsinden öte ve daha önemli olarak da özgürlük denen o muhteşem ödülü görüyordum. Ben, yine kendimim, ailesi, arkadaşları, yaşamda rolü olan bir kişiyim. Bir kadınım, nesne değil. Keyfini ne kadar kısa süreyle sürecek olursam olayım, her şeyi göze almaya değecek bir ödül değil miydi bu?’
Reklam
Çöldeki aç bir çakal, kafesteki tıka basa tok bir aslandan daha mutludur
Ölmek istesen de ölünmüyor. Yaşanmıyor da... Sürün sürünebildiğin kadar. Anladım ki, insanın şansı yoksa ölemiyor bile...