Sisler Bulvarı
“Bu pek ünlü şiiri, çoğu, Paris'te yazdığımı, adı geçen bulvarın Paris bulvarlarından birisi olduğunu sanır, öyle değildir. Şiiri Paris dönüşü, Laleli'de Şair Nigâr Sokağı'nda, emekli öğretmen Melahat Hanım'ın evinde pansiyoner kalırken yazdım, o zaman Günseli Pastahanesi diye bir pastane vardı. Akşamları oraya düşer, sonbahar sisleri basıp sokak
Gençliğe Hitabe
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... "Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik... Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre... Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet... İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet... Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında
Reklam
Ukde Güneş, badanası kat kat kabarmış binaların arkasına çekildi. Sıcak kentin göbeğine çökmüş ter içinde kalabalıklar, sokakta, kıran girmiş karınca katarı gibi kaynıyordu. Güneşe ve sıcağa bela okudu renklere ve seslere yakası açılmadık küfürler etti.Bir marketin içine attı kendini. Yorgunluktan artık bacaklarını hissetmiyordu. Marketin içinde
Gençliğe Hitabe
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... "Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik... Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre... Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet... İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet... Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında
Gençliğe Hitabe
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... "Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik... Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre... Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet... İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet... Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında
Bir iki üç tıp! Üçe kadar sayıyorum. Man tâ se mishomâram. Farsça bir rüya görüyordu. Filiz yeni sürgün gelmişti düşsüz kentler şehrine.. Gözlerini kapatır kapatmaz gördüğü, bacaklarından daha çarpık ilişkilerin şehrin mimarisine yansımış olduğuydu... Bir basamaktan aşağı adımını attı. Hep yek sokağı... Teklik apartmanının önüne geldiğinde durdu. Türkçede en fazla kullanılan kelimelerden birinin de "bir" olduğunu biliyordu. Peki hani güzel üstat ne diyordu? Aşk çiftleşmek değil tekleşmektir... Bu teklik apartmanın önünde sokaktaki tabelalara baktı. Hemen sağ tarafında Sahte Dostlar Tekel Bayii onun yanında Hürriyet gazetecisi... Öyle ya dostlukların şerefine içilen bir ülkede hürriyet de sadece bir gazete ve gazete bayisinin ismi olabilirdi. Apartmana girdi. 2. kata çıktı sonra. Bir kadın çığlık çığlığa doğuruyordu. Fikirleri doğuruyordu besbelli. Bu dünyada en büyük çığlığı, acıların fikirlere dönüştüğünde atabilirdin. 3. kata geldiğinde gözlerini açtı. Günaydın sabah. Elbisesi terden vücuduna yapışmıştı. Sanki korneasına kadar terlemişti. Ziraa açılan gözleri buğuyla karşılamıştı yeni günü. Deryadesen🕊
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.