O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı? Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı. Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum, Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı. Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi. Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı. Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut. Bülbülün küllerine konan puhum da yandı. Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile. Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı. Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım, Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı. Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme. Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı. Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme. Ülkem yıkıldı heyhat! Ordugâhım da yandı. Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin, Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı. İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı. Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı. O'ndan başka ne varsa yandı, Yandık sen ve ben. O'nu göreyim diye,kıblegâhım da yandı.
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı? Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı. Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum, Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı. Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi. Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı. Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut. Bülbülün küllerine konan puhum da yandı. Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile. Kaktüsün gölgesinde nazli âhım da yandı. Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı. Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım, Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme. Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı. Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme. Ülkem yıkıldı heyhat! Ordugâhım da yandı. Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin, Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı. İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı. Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı. O'ndan başka ne varsa yandı, Yandık sen ve ben. O'nu göreyim diye,kıblegâhım da yandı.
Reklam
177 syf.
·
Puan vermedi
Uyanıyoruz artık
Radyo tiyatrosu daha güzeldi. Dili akıcı,hatta kelime hazinesi geniş Arapça sözcükleri Türkçeleştirmeleri daha doğrusu o dönemde dilde kullanımını bize göstermeleri açısından güzel bir eser. Örnek Hafazanallah.(Allah korusun) Haza min fazlı Rabbi (İşte bu Rabbimin bana ihsanıdır ) Alıntı:137 Aman Yarabbi! Bizim ihtiyar yine sevgilisine ne diller döküyor, ne diller! Sözlerini işiten bu zavallıyı yirmisinde ateşli bir delikanlı zanneder. Bunlar karı koca değil, Tahir ile Zühre. Baksamza deminden beri genç kadına "Seni seviyorum" dedirtmek için lafı nerelerden dolaştırıp duruyor. Boşuna üzülme, demeyecek işte. Demiş olsa bile öyle yalancıktan, yarım ağızina"Seni seviyorum" demekten ne çıkar? Şahende'nin gönlünde şimdi kim bilir kaç aslan yatar? Damadı buna "Hazan Bülbülü" diyor, şairlik ediyor. Zavallı akbaba, dertli dertli ne kadar ötsen, etrafında bahar yapamazsın. Genç bir karga, sözüm ona böyle mevsimsiz bir bülbülden daha fazla insana neşe verir. ***
Hazan Bülbülü
Hazan BülbülüHüseyin Rahmi Gürpınar · İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,606 okunma
Yalnız o zavallının yanıldığı çapraşık bir nokta, anlayamadığı önemli bir hakikat var. Sizin hayatınızın baharıyla kendi ömrünün kışına çiçekler açtırmak istiyor. Seralarda vakitsiz bahar görülse bile gönüllerde suni aşk yaratılması henüz görülmemiştir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Aşk için pek tatlı şeydir derler. Bunun tadı neresinde anlayamadım. İnsan yattığını, kalktığını, yediğini, içtiğini, hasılı ne yaptığını bilmiyor. Bütün duyguları, bütün emelleri, varlığı bir güzellik ilahesinin cazibesine esir oluyor. (Saatine bakarak) Dokuzu beş geçiyor. Deminden beri bir dakika bile olmamış. (Saatini kulağına götürerek) Makine işliyor, fakat yelkovan ilerlemiyor. Saatim de bana benziyor. Kalbim işliyor, fakat talihim yürümüyor.
Gençlik... Bu da bir rüya. Rüyaların en süslüsü, en şaşaalısı, en emel süsleyicisi. Hayat boyunca ancak bir kere görülebildiği için en aldatıcı olanı. Of,gençlik dönüşü imkansız olan hayat bölgelerinin uzaklık sisleri içine gömülmüş, her an bizden kaçan bir varlığımız. Yoklukla varlık kelimelerinde anlam farkı arayan mantıkçıların, terminolojistlerin bu iddialarına ben şimdi gülüyorum. İşte ben mevcudum. Fakat mevcudiyetimin geçmiş kısımları yok olmuş,yalnız beyin hücrelerimde bıraktığı her an uçmaya meyilli bir zaaf eseri. Şimdi beni ağlatan, hem ruh okşayıcı hem gönül yakıcı, tatlı, acı bir hatıradan başka beni geçmiş hayatıma bağlayan bir vasıta yok. Demek ki ömrümüz bir masuradan boşanıp diğerine sarılan, uçları meçhul bir yaratılış ipliğidir. Demek ki ömrümüz her saniye ölüyor da haberimiz yok. Biz yalnız bu ölüm parçalarının toplanmasını bekliyoruz. (Durarak sağına soluna mahzun mahzun bakınır, öksürür) Şimdi bulunduğum yaşın ağır yükü altından silkinip hayatıının kırk sene evvelki aydınlık ufukIarına doğru şevk kanatlarını hareket ettirebilmek için düşüncemde bile cüret, cesaret daha doğrusu kuvvet kalmamış.
Reklam
1.000 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.