Ellerimiz birbirine kenetli haldeyken dudaklarımı ağzına aldı ve hareket etmeye başladı. Ustaca bir yavaşlıkla, amansız temposunu hiç bozmadan, yumuşak ve zahmetsizce girip çıkıyordu içime.
"Ve akşam eve dönünce seninle olmak istiyorum, sabahları seninle kahve içmek, elbiselerinin fermuarlarını çekmek ve gece olunca o fermuarları açmak istiyorum."
“Bunu yapmakta iyisin,” dedim nefesim kesilmiş bir halde.
Bir sabırsızlık ürpertisi içimde kıvranıyordu.
Arabayı çalıştıracakmış gibi geri çekildi, hemen sonra
tekrar ileri atılarak dudaklarımı ateşli, ıslak, yırtıcı bir öpü
cükle hapsetti. Ağzı benimkini tüketiyordu, dilinin vuruşları derin ve hızlıydı. Ben de tıpkı onun gibi doyumsuzdum. Elim
Yumuşak dudakları ensemden aşağı doğru, çıplak
omuzlarıma kadar indi. Kollarıyla bedenimi sarmıştı ve
elleri göğüslerimin üzerindeydi.
Bir an için arkamda arzuyla titrediğini hissettim. Benim de ondan farkım yoktu. Sırtımın üzerine uzandım ve
hemen sertleşmiş göğüs uçlarımı emmeye başladı. Ardından boynumu, kulağımı, dudaklarımı... Eliyle yüzümü
okşarken dili ağzımın içine girmişti.
Aman Tanrım, alev almıştım. Lavaboda hayatım film
şeridi gibi gözlerimin önünden geçmeden önce, artık öleceğimden emin olduğumda ne düşünmüştüm? Jonas’ı sevdiğimi. Beynimin o an üretebileceği en savunmasız, ham
ve hayati düşüncelerin arasında Jonas’a olan sevgim sarsılmazdı.
“Sarah,” dedi nefes nefese beni öperken. “Seni kaybedeceğimi sandım,” Duygu selinde boğuluyordu. “Sarah,”
dedi yeniden.
“Seviş benimle.”
Tereddütle geri çekildi.
“Doktor üç günden sonra seks yapabileceğimi söyledi,” diye ona güvence verdim. Pekala, teknik olarak doktora ne zaman yeniden seks yapabileceğimi sormamıştım.
Ama Dr. Sarah buradaydı ve bir sorun olmayacağını söylüyordu. Kendimi sağlığıma kavuşmuş hissediyordum ve onu içimde istiyordum. Ona ne kadar mümkün olabilecekse o kadar fazla temas etmek istiyordum. Tanrı aşkına, adam az Önce benim her bir parçamı sevdiğini söylemişti ve içim birdenbire bunu kanıtlaması için arzuyla dolup taşmıştı.
Yüzüme dokundu. “Canını yakmak istemiyorum.”
“Ağırdan alabilirsin.”
“Mine'yle sevişmekten büyük heyecan duyuyordum, dolgun dudaklarını öpmek, diri tenine dokunmak tutkuyla titretirdi beni. Ama bu coşku aynı oranda doyumu getirmezdi çoğu zaman. Belki bedenlerimizin dili uyuşmuyordu…”
Etrafta kimse yok ve ben Damien'ın kolunu çekiştirerek yanına geçiyorum. Ne oldu? diye soruyor.
işte bu dedikten sonra onu tüm gücümle öpüyorum ve sırtım binanın sert duvarına yapışana dek onu kendime doğru çekiyorum,
Aç diye bir komut veriyorum.
Oh bebeğim dese de sesindeki itiraza rağmen hareketleri komutumu izliyor.
Elini kaptığım gibi