"-Fazla insan tanımıyorum. -Ben çok fazla insan tanıyorum. Sanırım ikimiz de yalnızız." Orson Welles, Citizen Kane (1941)
En Çok Sevdiğim Filmler ve En çok sevdiğim yönetmenler
En Çok Sevdiğim Filmler (Sırayla): 1.The Godfather(1972) 2.Tokyo Hikayesi(1953) 3.Citizen Kane(1941) 4.Persona(1966) 5.Psycho(1960) 6.Sekiz Buçuk Hafta(Otto E Mezzo ) (1963) 7.Casablanca(1942) 8.Amadeus(1984) 9.Ateş Böceklerinin Mezarı(Grave Of The Fireflies) (1988) 10.Zerkalo(1975) En çok sevdiğim 250 film::imdb.com/list/ls063908771 En Çok Sevdiğim Beş Yönetmen: 1.Andrei Tarkovski 2.İngmar Bergman 3.Alfred Hitchcock 4.Stanley Kubrick 5.Federico Fellini
Reklam
- Çok az kişi tanırım. + Ben de herkesi tanırım. Demek ki ikimiz de çok yalnızız. Citizen Kane (1941)
-Çok az kişi tanırım. -Ben de herkesi tanırım. Demek ki ikimiz de yalnızız. Citizen Kane, 1941
Sinema Faşizme bakıyor/Ali Gevgilili
Savaş boyunca ABD sinemasının verdiği bir düzine film, faşizmin genel nitelikleriyle Amerikan toplumunun günlük gerçekleri, davranışları arasındaki bazı benzerlikleri ortaya koyması yönünden, çok daha büyük bir öneme ulaşır. Orson Welles’in, basın kralı Hearst’ün portresini çizdiği çarpıcı filmi Yurttaş Kane (Citizen Kane, 1941), William Wyler’in toprak kapitalizminin içyüzünü ortaya koyduğu Küçük Tilkiler (The Little Foxes, 1941 ), John Ford’un, Amerikan tarım işçilerinin ezilişini belirli bir duyarlıkla gün ışığına çıkardığı Gazap Üzümleri (The Grapes of Wrath, 1940) ve Tütün Yolu (Tobacco Road, 1941), John Huston’un Amerikan toplumunun zenciler karşısındaki ırkçı tutumunu tanımlamaya çalıştığı İşte Bizim Hayatımız (In This Our Life, 1942) ve William Wellman’in bir linç olayını anlattığı Ox-Bow Olayı (Ox-Bow Incident, 1943) ile Lewis Milestone’un, Steinbeck’in ünlü yapıtından, sanayileşmenin ardındaki yalnızlık ve güvensizliği bir çiftlikteki olaylar aracılığıyla ortaya koyduğu Fareler ve İnsanlar (Of Mice and Men, 1939), Savaş yıllarının yürekli oldukları kadar anlamlı filmleridir.
Sayfa 79 - sayı 35Kitabı okudu
SUNRISE (1927) Şafak
Ne yazık ki film gişe açısından tam bir fiyasko oldu ve Murnau birkaç yıl sonra bir trafik kazasında öldü. Ancak Şafak, diğer tüm filmlerin de­ ğerlendirilmesinde denektaşı olarak kullanılması gereken bir film; daha il­kel bir çağda, o günlerde sahip olunan kaynakların yetersizliğini hiç belli etmeyen karmaşıklığıyla tâm bir ustalık gösterisi olmaya devam ediyor. Orson Welles'in Citizen/Cane'inden (Yurttaş Kane,1941), Jean Cocteau'nun Beauty and the Seasf'ine (Güzel ve Çirkin, 1946) kadar uzanan bir yelpazede, ardılı olan birkaç filmde gölgesi güçlü bir biçimde hissedilse de, ihtişamıyla taklit edilemez olma özelliğini de koruyor.
Reklam
19 öğeden 11 ile 19 arasındakiler gösteriliyor.