Yıl 1943. O zaman Nevşehir diye bir vilayet yok; Ürgüp, Kayseri'ye bağlı bir ilçe. Dönemin kaymakamı, Mustafa Güzelgöz adında bir genci kütüphane memuru olarak atıyor. Kendi ağzından şöyle anlatıyor Güzelgöz:
"Çalışırken depoda kitaplara bakıyordum. Kendi kendime düşündüm: Biz burada kitaplara bekçilik yapmak için mi bulunuyoruz? Benim işim sadece burada kitapları beklemek mi? Hayır!' Zamanın koşulları elverişsizdi. Adeta yokluk içindeydik. Ne yapabilirsek kendi gücümüz, kendi becerimizle yapmak zorundaydık. Bana düşen, bu insanların ayaklarına kadar kitabı nasıl götüreceğimdi."
Böyle diyor ve bir eşekle köy köy gezip başta kadınlara ve çocuklara olmak üzere tüm köylülere kitap dağıtıyor, okutuyor. Bu iş o kadar seviliyor ki, vazifesi olmadığı halde Yeşilhisar, İncesu ve diğer komşu ilçelerin yakın köylerine de kitaplar götürüyor.
Mustafa Güzelgöz halk tarafından çok seviliyor. Tarımsal üretim ve satış konusunda da pek çok köye öncülük ediyor. O dönem ulusal ve uluslararası üne kavuşuyor, ödüller alıyor.
Sonra ne mi oluyor? Bir şikayet üzerine hakkında soruşturma açılıyor ve o da bunu onuruna yediremeyip emekliye ayrılıyor. Simdilerde Ürgüp'ün merkezi bir noktasında bu koca yüreğin heykeli var.
Azmin, gayretin, fedakarlığın ve vatan sevgisinin öyküsü bu. Kesinlikle tavsiye ediyorum.