Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Ez ji vê Bê Bava Sîya Te Diqeherim Wexta Kû bi tere Dimeşe Çima Ne Ezim. Ez ji sîya te bêhtir Dişibim te Û ne Çahwê wî hene kû li Bejn u Bala te Binhêre Û ne jî Ziman Sebeb Çîye Tû bi Xwe'ra Digerînî hiiiiiii... Belkîm Tû bê je min tû nexweşî, Raste, Tû neba Ez ne nexweş bûm Û min zikreşî neda Sîya tû kesî Helbet ezê Textorek bûma Ji yekî
Reklam
limonlu dondurma
İşte böyle kuzum, anlayacağın şu ömrümde pek çok şeye göğüs gerdim. Hani diyor ya Ahmet Arif; aç kaldım, susuz kaldım. Parasız kaldım. Annem, babam, seninle de tanıştırdığım küçük kız kardeşim, üniversite arkadaşlarım, bir masada gülüp eğlendiklerim; benim de figüranlığını yaptığım, kimi zaman ana karakterlerinden olduğum onlarca güzel insanın
Kübra’nın Gökhan’a cevabı, sonraki hafta içinde, gayet uygunsuz bir zamanda, Serhat’la aralarında geçen kaçınılmaz kavganın hemen ardından geldi. Serhat yıllar önce kendi işini yapmak için ayrıldıktan, daha yakın zamanda da Dilaver Usta emekli olduktan sonra; Gökhan, Hamit Usta’nın ardından oradaki en yetkili kişi haline gelmişti. Hatta pek çok
Alanzo Balaam
"Kendimi övmeyi de övdürtmeyi de severim ama bu biraz fazla. Çok şey konuşuyorsun... Şey... Ihm... Bir şey işte. Neyse." "Nasıl konuşuyormuşum? Aşık gibi mi? Doğru, öyleyim."
SAĞIR, KÖR, DİLSİZ VE TOPAL HANIM! İmâm-ı A'zam "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin babası Sâbit, daha bekar iken temiz ahlâklı, takvâ ve verâ sâhibiydi. Zühdü, salahı ve ilmi pekçoktu. Yüzünde bir nur vardı. Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma gördü. Elmayı alıp, abdestten sonra elinde olmayarak dişledi. Fakat
Reklam
Feriğim fidanım feryadım
Şu yolun karşısında ki güzel ağacı görüyor musun? Onu seyrederken aklıma bir anı geldi. Ben çocukken onun da bahçesinde çok güzel bir erik ağacı olan Selahattin dede vardı. Ara sıra konuşurdu ağacı ile sarılırdı ağlardı. Ağaç susardı. Hiç ağaçlar konuşur mu? Dedim ona bir gün. - Ama ben duymuyorum. -Büyüyünce anlarsın. Bak bu erik ağacı senin olsun. Kimseye verme. Ona iyi bak. Bir zaman sonra hayata gözlerini kapatınca Selahattin dede"nin çocukları müteahhit ile anlaşıp apartman yaptılar orada. Erik ağacım kesilirken ağladım öfke ile. Annem beni alıp götürdü. Giderken müteahit'in oğlu Necmi gülerek yakacağız bu ağacı, babam onla kestane pişirecek deyince ben annemin elinden kurtulup Necmi'ye doğru uçtum. Ben ona vurdum o bana.. -Sende deli Selahattin gibi ağaçlar ile mi konuşuyorsun geri zekalı deyip gitti. Yıllar geçti lise zamanı biz bu Necmi ile aynı sınıftayız ne yazık ki. Öğretmen bir gün sınıfta herkes birbirine hediye alsın diye çekiliş yaptı. Körün taşı gibi bana da Necmi çıktı. Necmi bana kalem almış, ben de ona erik fidanı aldım. - Ulan hala salaksın dedi. Yine birbirimizi hırpaladık. Üniversiteydi, iş hayatı derken zaman öyle geçti. Bir gün yine karşılaştık Emekte. Görmezden gelip geçeyim derken - Napıyon lan ne ediyon dedi. Necmi senin bu türkçe benimkinden beter dedim. Bir yere gittik oturduk sanırım Bahçelievlerdi. Fidanı diktin mi dedim. -Annem dikti dedi. Büyüdü görsen ne güzel oldu. İşte çocukluk bilemedik. - Ya keserlerse ağacını üzülür müsün? dedim Hiç ağaç kesilir mi dedi. - Keserler Necmi keserler dedim.. (Yeşil Eriğim Benim) youtu.be/1GoOAdLdxho?si=...
Özdeyişler - Filozoflar
_Büyücü elini şıklattı, fakirlik yok oldu; büyücü bir kez daha elini şıklattı, savaşlar yok oldu. Politikacı elini şıklattı; büyücü yok oldu. _Halinize şükredin, zira Allah sizi Amerika, İsviçre ya da Fransa gibi bir ülkede yaşayan, her türlü sosyal hakka sahip, mutlu ve huzurlu zengin bir kâfir olarak da yaratabilirdi. _Yücelmek için özür
146 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.