Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Şimdi vakit, sert acılara çalandır. Sevinç ve mutluluk girdabından, sökülerek düşeceğiz pençesine kasvetin. Darlanarak köşelerde, kaçmaya çalıştığımız kirli noktalarda uslanıp yakalanacağız. Ne milyarlık insanlık ne milyarlık kağıt müsveddeleri ne de silah, mermi, tank, çelik yelek... yalnızca korkulacak... tam yetki, silahlanmış ölü ruhlar; bedenler kemiklerinden ayrılmış, etler, ölmeden beter olmuşlar! ...Silinecek çocukların gözyaşları, silinecek çoluk çocuk dökülen kan, ağıt, feryat, sızı... silinecek, kötüler ve kötülük; direneceğiz amansız. Ve sıra bize gelecek, sizler! Yolunuz nedir?.." D.p
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Reklam
Sixteen Tons Nedir Biliyor musunuz?
"Bazı insanlar der ki insan çamurdan yapılmıştır Zavallı adamcağız kas ve kandan yapılmıştır Kas ve kan ve deri ve kemikler Zayıf bir zihin ve kuvvetli bir sırt Onaltı ton yüklersin, eline ne geçer Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın Aziz Peter beni çağırma çünki gidemem Ruhum şirkete zimmetli Güneşin ışıldamadığı bir sabah
Bozkırlarda yolculuk
Küçücük bir otobüs. Tıklım tıkış dolu. Genç, yaşlı, çoluk çocuk, öğrenci. Parfüm ve ter kokuları iç içe, insanların neredeyse nefesleri de öyle. Yüz kilometrelik bir yol Konya merkez. Neşet Ertaş türküsünün içindeymiş gibi yolculuk. Ve ben bu günleri kolay kolay unutabileceğimi hiç sanmıyorum.
Orhan Veli’nin askerlerinin 7 numaralı bildirgesi Biz yokken ortalığı çoluk çocuk doldurmuş, her yazdığınız manzumeyi şiir zannetmeyin. Biz kimlere kafa tutmuşuz. Atila İlhan ah Atila İlhan!
Bizim oralarda(uzaklardan yazarken) üzüm pekmezi yapılır, uzun uzun aşamaları olur bilen bilir. Tam pişmeye yakınken(koyalmaya duruken) köpük olur..etrafta çoluk çocuk varsa çağrılır, tabaklara kepçeyle o köpükten konur sonra o tabak alınıp bir ağacın altına gidilir(hangi ağaç olduğu önemli değil) o ağacın yaprağından koparılıp , o köpük onunla yenilirdi. Kaşık maşık değil yaprak ..ha bir de yemeyen çocuğa da kızarlardı ashjkl..
Reklam
Samimiyetsiz olduğunuzda; Gezi direnişi gibi eylemlerimiz anlaşma ile sonuçlanabilir. Çoluk çocuk demeden katliam yapanlar ile ticaretinizi devam ettirebilirsiniz. Hatta, deri koltuklu makam aracınızdan inip kendinizi ıstakoz yerken bile bulabilirsiniz. İşte bu yüzden samimiyetsizlik tehlikelidir. Çoğu zaman saygısızlık ve ahlaksızlık kavramlarını da içine alır.
Güngörmez
"Hiç sevmem kışları" derdi. Neymiş üşürmüş de kalın giymek zorunda kalırmış. "Hahh" dedim içimden. "Yazın da, kışın da mahallenin en pejmürdesi sensin..." Bunları o zamanlarda çok yakın olup da sevemediğim, şimdilerdeyse rahmetli olan canım arkadaşıma söylerken yıl 1995 aralığın 17'siydi. Şimdiyse 2006 yazının
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.