Uğraştıkları bayağı işlere hatta kendi tutkularına görkemli adlar takan, sonra da bunları insanlığın selameti ve esenliği için yapılan çok büyük başarılarmış gibi gösterenler de gayet iyi durumdalar. - Ne mutlu, böyle olabilenlere!
ateşten gömlek'i okumaya başladım. geçtiğimiz yıl yaklaşık 300 saatten fazla tarih dinlemiş biri olarak zihnimde yaptığımız savaşlar, verdiğimiz mücadeleler, kayıplar o kadar canlı ki... bunlar zihnimde yer edinirken günümüz yöneticilerinin ülkemizi sürüklediği durumlara her gün kendi içimde tepki göstermekten yorulmuş olduğumdan ve üzülmemek için geçmişi daha da fazla hatırlamak istemediğimden okumayı biraz ertelemiştim açıkcası.
henüz çok başında olmama rağmen savaşa dair birkaç kelimeyle karşılaşmam gözlerimin dolmasına yetti :// bu kitabı biraz zor okuyacağım anlaşılan :(
yazarı sosyal medyadan çok az biliyordum arkadaşımın kitaplığında kitap ararken beğenmeyeceğimi bilerek belki iyi hissettirir diye aldım ama 2 sayfayı zor okudum :)) arkadaşına mesaj ile başından geçenleri anlatıyormuşçasına ve destek veriyormuşçasına edebiyattan yoksun bir dil kullanmış. evett herkes kitap yazmamalı ya yazıyorsa da en azından biz okumak için çaba sarf etmeyelim diyerek kitabı kapattım.
bebeklikten yetişkinliğe kadar boğazında bir sürü söylenmemiş söz, zihninde ise gerçekleştiremediği hayaller olan beyin felçli ve sadece sol ayağını kullanabilen chris'in kendi ağzından anlattığı bir yaşam öyküsü. çocukluğumdan bu yana otobiyografi okudum mu diye kendimi bir yokladım ama hatırlayamadım. normalde çok sıkıcı ve doğal itici gelen "otobiyografi" bugün bu özellikleri üzerinden atmayı bir miktar başardı diyebilirim.
chris ile ilk sayfalarda tanıştığımda umut etmenin ve bir mucizenin gerçekleşmesini bekleme hissiyatının beni ele geçirdiğini ve kitap boyunca devam edeceğini fark ettim. umut etmek ve mucize... size iyi geleceğini hissediyorsanız bir bakın derim.
okurken chris'in halini felaket olarak nitelendirip halime şükrederken buldum kendimi. kimileri için yaptığım bu davranış "ibret alma" çok iğrenç, utanılması gereken bir duygu. ama ben bunun insanın doğasından geldiğine inanıyorum. chris bile kendinden kötüleri görme fırsatını elde edince kendi halini unutuyor ya da unutması gerektiğini düşünüyor. bütün bunlar olurken siz de benim gibi insanlar içinde her zaman herhangi bir kategoride sıralamanın kaçınılmaz olduğunu fark edebilirsiniz.
kitabın dili oldukça sade ve edebi dilden uzaktı. yani cümlelerin anlam derinliği altında kaybolduğumu söyleyemem. yazarın kitabı böyle yazmasının nedenini ise bahsettiğinden yola çıkarak ilk otobiyografi denemelerinde çok fazla ağdalı kelimeler seçmesi ve eleştirilmesi olarak görüyorum. ama bütünde sıkıcı olmayan, akıcı ve yazarın gelişimini merak ettiğimden sürükleyici olarak nitelendirdiğim tatliş bir günde bitirilebilen bir kitap :))
Sol AyağımChristy Brown · Nemesis Kitap · 201778,3bin okunma