Bu günlerde hep aynı kâbusu görüyorum. Dün gece de ateşim çıkmış, baygın gibi uyuyakalınca gene aynı kâbusu gördüm. Korkulu rüyamda kendimi 40 yıl sonra İstanbul'da buldum. Zaman değişmiş, sokakta yürüyorum, tüm dükkânların ismi İngilizce.
Sayfa 9 - bilim+gönülKitabı okudu
Acının Kabulü...
Henüz kendini bedenini, tenini, sağlığını, çocuğunu, evini, sahip olduklarını, ailesini, arkadaşlarını, mahallesini, sokağını, semtini, hayatını içtenlikle sevip saymayan korumayan insanların evrensel sevgiden bahsediyor olmaları acıklı değil mi? Tutup her şeyi ve herkesi sevmekten söz etmeleri, başkalarına bunu dayatmaları ya da öğretmeye çalışmaları size de gülünç gelmiyor mu?
Sayfa 37 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bilmiyorum. Tek bildiğim bütün varlığım, körlemesine, son sürat korkunç ve hareketsiz bir şeye koşar gibiydi, beyaz kadın tenimdeki o siyah, engelleyen, çekinmeyen ele duyulan basit bir hayret ve öfkeden çok daha yakın ve ani bir şok darbesine koşar gibi. Çünkü tenin tene temasında öyle bir şey vardır ki incelikli dayatmaların dolambaçlı çetrefil kanallarını fesheder, kestirmeden hedefe ulaşır, aşıklar kadar düşmanların da bildiği bir şeydir bu, çünkü insanı hem aşık hem düşman eder; - temas, merkezi Ben'in şahsi mülkünün surlarıdır: ruh değil, can değil; akışkan ve bağlantısız zihin bu dünya malikanesinin her karanlık koridoruna sokulmaya müsaittir. Ama tene tenle dokunuldu mu sınıfın, hatta rengin yumurta kabuğu parolası dağılır gider.
Sayfa 108Kitabı okudu
DAYATMALAR KÂBUSU
Bugünlerde hep, yıllar önce gördüğüm bir kâbusu hatırlıyorum. 1960'lardaydı. Bir gece, ateşim de çıkmış, baygın gibi uyuyakalınca bir kâbus gördüm. Korkulu rüyamda kendimi 40 yıl sonra İstanbul'da buldum. Zaman değişmiş, sokakta yürüyorum, tüm dükkân isimleri İngilizce. Girip bir dükkâna sordum: Hayrola, bu dükkân kırk yıl evvel de vardı, ne
14 öğeden 11 ile 14 arasındakiler gösteriliyor.